TAKSİM SÖZLEŞMESİNDE MİRASÇILARIN PAYLARINA DÜŞENLER AÇIK VE KESİN ŞEKİLDE BELİRTİLMELİDİR
TC
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
2019/5900 E.
2019/10864 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, tarafların ... ile ...’nın mirasçıları olduklarını, muristen kalan ...'daki taşınmazların paylaşımı hususunda anlaştıklarını, anlaşmaya göre (...) 1933 parsel üzerindeki 3 nolu bağımsız bölüm, (Kızıltoprak) 1173 ada 10 parsel üzerindeki 10 nolu bağımsız bölüm ve (İdealtepe) 255 ada 51 parselde kain 2 nolu bağımsız bölümün rayiç bedelleri öğrenildikten sonra ya kendi aralarında paylaşılacağının ya da emlakçıya verilerek satıldıktan sonra herkese payı oranında ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, anlaşma uyarınca taşınmazların rayiç değerleri öğrendikten sonra Kızıltoprak'taki taşınmazın davalılara, ... ve İdealtepe'deki taşınmazların ise davacılara verilmesi konusunda anlaşma sağlandığını, müvekkillerinin Kızıltoprak olarak belirtilen ... İli Kadıköy İlçesi Tuğlacıbaşı mahallesi 1173 ada 10 parsel üzerinde bulunan 10 nolu bağımsız bölümdeki paylarını bedelsiz olarak 14.12.2012 tarihinde davalılara devrettiğini, aynı tarihte davalılar tarafından (davacılara) diğer taşınmazların satışı için vekaletname verildiğini, müvekkillerinin bu vekaletname ile ...’ndaki taşınmazın satışını gerçekleştirdikten sonra İdealtepe’deki daireyi de kiraya verdiklerini, başka bir taşınmaz yönünden devam eden tapu iptal ve tescil davası nedeniyle davalıların dava konusu 255 ada 51 parselde kain 2 nolu bağımsız bölümün satışını engellemek için tapuya şerh düştüklerini ve bu nedenle satış işlemlerinin gerçekleştirilmediğini belirterek çekişmeli taşınmazdaki davalıların her birine ait 1/6 hissenin iptali ile vekil edenleri adına eşit şekilde tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre ..., İdealtepe ve Kızıltoprak'taki dairelerin her üçünün de rayiç bedel ile satılarak paylar oranında paylaşılması gerektiğini, müvekkillerinin Kızıltoprak'taki dairenin değerini öğrenerek davacıların paylarını vermek suretiyle hisselerini satın aldıklarını, aynı gün ...'ndaki dairenin de davalılar tarafından davacılara vekaletname verilerek dairenin davacılar tarafından satıldığını, ancak satış bedelinin paylaşılmadığını, bunun üzerine müvekkilleri tarafından İdealtepe'deki taşınmaz için davacılara verilen vekaletnamenin iptal edildiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, taraflar arasında yapılan paylaşım sonucunda dava konusu olan taşınmazın davacılara ait olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile ... İli ... İlçesi ... Mahallesinde bulunan ve tapuda 255 ada 51 parselde kayıtlı taşınmazda davalılar ..., ... ve ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacılar ..., ... ve ... adlarına eşit olarak tesciline karar verilmesi üzerine; karar, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, mirasçılar arasında miras taksim sözleşmesine dayalı mülkiyet aktarımına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Öncelikle, şu ifade edilmelidir ki, taksim sözleşmesinin geçerli olabilmesi için miras bırakanın ölümünden sonra bütün mirasçıların veya temsilcilerinin iradelerinin birleşmesi asıldır. Bir başka ifadeyle, tüm mirasçıların veya temsilcilerinin bir araya gelerek taşınmazları paylaşıp herbirinin kendi payına düşeni aldığı ve diğer mirasçıların paylarına düşenler bakımından da karşılıklı olarak vazgeçtikleri açık ve kesin şekilde belirlenmedikçe taksimin sabit olduğu kabul edilemez. İşte bunun içindir ki, gerek Türk Medeni Kanunu'nun 676/2. maddesi hükmünde ve gerekse 10.12.1952 tarihli ve 2/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ve yazılı olması taksimin geçerliliği için yeterli kabul edilmiştir. Bilindiği üzere, tapulu taşınmazlarda resmi olarak yapılmayan mülkiyet nakillerinin, diğer bir deyişle Türk Medeni Kanunu'nun 706, 2644 Sayılı Tapu Kanunu'nun 26. ve Borçlar Kanunu'nun 213.maddesi hükmü gereğince resmi olarak yapılmayan temliklerin geçerli olmayacağı, işleme hukuki bir sonuç bağlanmayacağı tartışmasızdır.
Dosya arasında bulunan veraset ilamlarına göre, tarafların kök murisi ...’nin 30.07.2007 tarihinde ve ...’nin ise 07.07.208 tarihinde vefat ettiği geriye mirasçı olarak tarafların kaldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu ... İli ... İlçesi ... Mahallesi 15058 (eski 255) ada 51 parsel 2 nolu bağımsız bölüm, muris ... adına kayıtlı iken Kadıköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.09.2009 tarihli ve 2009/873 Esas, 2009/998 Karar sayılı mirasçılık belgesi uyarınca (15.01.2010 tarihinde) veraseten iştirak halinde taraflar adına tapuya tescil edilmiştir.
Somut olayda, 17.09.2011 tarihli “ ...’daki 3 adet ev için alınan karar” başlıklı sözleşmede “ ...-İdealtepe-Kızıltoprak- Her üç yerde rayiç bedelleri öğrenilip kendi aramızda veya emlakçıya verilerek, paraya dönüşüp paylaşılacak” denilmiş olup ... İli Kadıköy İlçesi Tuğlacıbaşı mahallesi 1173 ada 10 parsel üzerinde bulunan 10 nolu bağımsız bölümün muris ... adına kayıtlı iken Kadıköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17/07/2009 tarihli ve 2009/878 Esas, 2009/947 Karar sayılı mirasçılık belgesi uyarınca (14.12.2012 tarihinde) veraseten iştirak halinde taraflar adına tapuya tescil edildikten sonra satış ve pay temliki yoluyla (bedel karşılığı) davalılar adına 1/3’er hisse ile paylı mülkiyet halinde kayıt edildiği anlaşılmaktadır. Benzer şekilde Kocaeli İli Darıca İlçesi Darıca mahallesi 1933 parsel 3 nolu bağımsız bölümünde 08.04.2010 tarihinde mirasçılar adına intikal edildikten sonra 27.02.2013 tarihinde de dava dışı ...’e satış yapıldığı görülmektedir.
Mahkemece, 17.09.2011 tarihli taksim sözleşmesine değer verilerek sözleşme uyarınca davanın kabulüne karar verilmiş ise de ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Söyle ki, taksim sözleşmesinde, mirasçıların paylarına düşenler ile karşılıklı olarak vazgeçtikleri hususların açık ve kesin şekilde belirtilmediği gibi hangi taşınmazın kime özgülendiği de ifade edilmemiştir. Bu şekilde, dava konusu taşınmazın sözleşme kapsamında davacılara bırakıldığı hususu tereddüte mahal bırakılmayacak şekilde (sözleme içeriğinden) anlaşılamadığına göre usulü dairesinde yapılmış bir miras taksim sözleşmesinden bahsedilemez. Hal böyle olunca, yazılı delil ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonunda yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 03.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.