TAPU İPTALİ VE TESCİL İSTEMİ - VASİNİN DAVAYI KABULÜ - DAVAYI KABUL İZNİ

TAPU İPTALİ VE TESCİL İSTEMİ - VASİNİN DAVAYI KABULÜ - DAVAYI KABUL İZNİ

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
2021/7979 E.
2022/1516 K.
1.3.2022 T.

TAPU İPTALİ VE TESCİL İSTEMİ ( Davalıya Vasi Atanmış Vasi Davayı Kabul Ettiğini Bildirmiş Olup Vasi Vesayeti Altındaki Kişinin Taraf Olduğu Davalarda Onu Temsil Etse de Yalnız Vesayet Kararı ile Vesayeti Altındaki Kişi Adına Davayı Kabul Edemeyeceği - Vasinin Vesayeti Altındaki Kişiye Karşı Açılan Davayı Kabul Edebilmesi İçin Vasiye Sulh Mahkemesi Tarafından İzin Verilmiş Olması Gerektiği )

VASİNİN DAVAYI KABULÜ ( Vasinin Vesayeti Altındaki Kişiye Karşı Açılan Davayı Kabul Edebilmesi İçin Vasiye Sulh Mahkemesi Tarafından İzin Verilmiş Olması Gerektiği - Davada Vasinin Vesayet Makamından Alınmış Bir İzni Bulunmadığından Mahkemece Vasinin Davayı Takip Etmesi ve Davayı Kabul Beyanı Esas Alınarak Hüküm Kurulmasının Doğru Görülmediği )

DAVAYI KABUL İZNİ ( Vasinin Vesayeti Altındaki Kişiye Karşı Açılan Davayı Kabul Edebilmesi İçin Vasiye Sulh Mahkemesi Tarafından İzin Verilmiş Olması Gerektiği )

4721/m.448,462,465

ÖZET : Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davalıya vasi atanmış, vasi davayı kabul ettiğini bildirmiştir. Vasi, vesayeti altındaki kişinin taraf olduğu davalarda onu temsil eder. Ancak vasi, yalnız vesayet kararı ile vesayeti altındaki kişi adına davayı kabul edemez. Vasinin vesayeti altındaki kişiye karşı açılan davayı kabul edebilmesi için, vasiye sulh mahkemesi tarafından izin verilmiş olması gerekir. Dava ehliyeti olmayan davalıya karşı veya onun tarafından yapılan usul işlemleri geçersizdir. Ancak kanuni temsilci davalıya karşı veya onun tarafından yapılan işlemlere icazet verebilir ise de davada vasinin vesayet makamından alınmış bir izni bulunmadığından mahkemece vasinin davayı takip etmesi ve davayı kabul beyanı esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30/05/2014 gününde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 13/06/2016 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı M. Y. vasisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili müvekkilinin 04.04.2005 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalılardan F. T., H. Y., S. G. ve Y. A.'den, 28.03.2005 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalılardan H. Y. ve İ. Y.'dan, 29.03.2005 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalılardan M. Y.'dan hisse satın aldığını, satış bedelini ödediğini zilyetliğin teslim edildiğini, tapunun müvekkilinin devredilmediğini belirterek 177 parselde davalılar adına kayıtlı bulunan hisselerin tapu kaydının iptali ile S. Ö. adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar S. G., Y. A., F. T. ve H. Y.vasisi H. Y. davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.

Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece davanın kabulüne, 177 parselde davalılar adına tapuya kayıtlı hisselerin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

Hükmü davalı M. Y. vasisi temyiz etmiş; ayrıca adli yardım talebinde bulunmuştur.

1-) Davalı M. Y. vasisinin adli yardım talebi 14. Hukuk Dairesinin 27.04.2021 tarihli 2018/1404 Esas- 2021/3082 Karar sayılı ilamı ile reddedilerek; nispi temyiz harcının tamamlanması için dosyanın mahalline iadesine karar verilmiştir. Davalı M. Y. vasisi temyiz harcını mahkemece gönderilen muhtıraya rağmen yatırmadığından, anılan temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2-) 6100 Sayılı HMK'nin 369. maddesi gereğince Kanunun açık hükmüne aykırılık halleri resen gözetilerek yapılan temyiz incelemesinde;

Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti medeni hukuktaki, medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekildir. Gerçekten, kimlerin taraf ehliyetine sahip bulundukları Medeni Kanuna göre belirlenir (HUMK m. 38, TMK m. 8 ve 48).

Buna göre medeni haklardan istifade (hak) ehliyeti bulunan her gerçek (MK m. 8) ve tüzel (TMK m. 48) kişi, davada taraf olabilme ehliyetine sahiptir. Taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma hakkının bir sonucu olup; usul hukukunda süje olma, usul hukukundan yararlanma yeteneğidir.

Bir davada tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartlarındandır (HMK m. 114/d).

HMK'nun 308.maddesine göre de davayı kabul, "Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur." Davayı kabul etme yetkisi ancak kendisine karşı dava açılmış olan kişiye yani davalıya aittir.

Türk Medeni Kanunu'nun 462/8. maddesi gereğince vasinin davayı kabulü vesayet makamının iznine tabidir. Vasi tarafından izin alınmaksızın yapılan işlemler vasinin izni olmaksızın yaptığı işlem hükmündedir (TMK m 465).

Somut olayda davalı H. Y.'ya Adana 2.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/1200 Esas- 2012/1550 Karar sayılı kararıyla H. Y. vasi atanmış, vasi H. Y. 26.11.2014 tarihli celsede davayı kabul ettiğini bildirmiştir. Vasi, vesayeti altındaki kişinin taraf olduğu davalarda onu temsil eder (TMK m. 448). Ancak vasi, yalnız vesayet kararı ile vesayeti altındaki kişi adına davayı kabul edemez. Vasinin vesayeti altındaki kişiye karşı açılan davayı kabul edebilmesi için, vasiye sulh mahkemesi tarafından izin verilmiş olması gerekir (TMK m. 462/8). Dava ehliyeti olmayan davalıya karşı veya onun tarafından yapılan usul işlemleri geçersizdir. Ancak kanuni temsilci davalıya karşı veya onun tarafından yapılan işlemlere icazet verebilir ise de davada vasinin vesayet makamından alınmış bir izni bulunmadığından mahkemece yukarıda belirtilen Yasa hükümlerine aykırı şekilde vasinin davayı takip etmesi ve davayı kabul beyanı esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı M. Yakıcı vasisinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.