TAPUDA KAYITLI BİR TAŞINMAZIN ZİLYETLİK İLE EDİNİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR
TC
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
2020/9220 E.
2020/6552 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ..., ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakıldığını iddia ettiği taşınmaz bölümleri hakkında, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, adına tescili istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında mahallinde yapılan keşif sonucunda davacının davasına konu ettiği ve (D) ile gösterilen bölümün Hazine adına tespit ve 24.1.1976 tarihinde tescil edilen 908 parsel içerisinde kaldığı belirlenmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 03.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.474,56 metrekarelik taşınmaz ile (B) harfi ile gösterilen 1063,65 metrekarelik yol vasfındaki taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, yine 908 parsel nolu taşınmazın 03.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen 199,70 metrekarelik kısmının davalı Hazine adına olan tapusunun iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Davacı, dava dilekçesinde hudutlarını bildirdiği taşınmazın, eklemeli olarak, olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresince zilyetliğinde bulunduğundan bahisle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, dava konusu edilmeyen ve 24.1.1976 tarihinde Hazine adına tapulama çalışmaları sonucu tescil edilen 908 parselin (D) bölümü ile birlikte tescil harici (A) ve (B) bölümlerinin davacı adına tesciline karar verilmiştir.
1- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda (D) harfiyle gösterilen ve davalı Hazine adına tespit ve tescil edilen 908 parsel içerisinde kaldığı anlaşılan taşınmaz bölümüne ilişkin hükme yönelen temyiz itirazlarının incelemesinde; tapuda kayıtlı bir taşınmazın zilyetlikle edinilmesi mümkün olmadığı gibi; davacı, dava dilekçesinde, dava konusu ettiği bölümlerin “gerek kadastro öncesinde gerekse sonrasında eklemeli olarak zilyetliğinde olduğu iddiasını öne sürüp kadastro öncesi nedene de dayandığına göre; 908 parselin kadastro tespitinin kesinleştiği 1976 tarihi ile davanın açıldığı 28.05.2015 tarihi arasında Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesinde görülen 10 yıllık hak düşürücü süre de geçmiş olup, mahkemece açıklanan nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu hususların göz ardı edilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün (D) bölümü yönünden BOZULMASINA,
2- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleriyle gösterilen tescil harici taşınmaz bölümlerine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; tescil davalarında TMK’nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması ve yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerektiği halde Mahkemece, sözü edilen yasal ilanlar yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, TMK'nın 713/5'inci maddesinde belirtilen gerekli ilanların mutlak surette yapılarak yararı olan kişilere itiraz hakkı tanınması gerektiğinin düşünülmemiş olması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları anılan sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.