TARAFLAR ARASINDA BİR KİRA İLİŞKİSİ KALMAMASI NEDENİYLE UYUŞMAZLIK SULH HUKUK MAHKEMESİNDE GÖRÜLMEZ
T.C.
Yargıtay
14. Hukuk Dairesi
2015/11169 E.
2015/10734 K.
MAHKEMESİ : Ortaca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/12/2014
NUMARASI : 2014/443-2014/518
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.10.2014 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 23.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 24.11.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. T.. A.. ile karşı taraftan davalı vekili Av. Ş.. D.. geldiler. duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalının hava alanındaki giden yolcu salonundaki cafe-bar mahallini dava dışı kurumdan 01.01.2014 başlangıç günlü kira sözleşmesi ile bir yıl süreyle kiraladığını, davalıya taşınmazı kiralayan dava dışı kurum ile davacı arasında imtiyaz sözleşmesi düzenlendiğinden kira sözleşmesinin 13/g maddesi gereği taşınmazın taahliyesinin gerektiğini, taşınmazın ihtara rağmen tahliye edilmediğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile taşınmazın boş olarak teslimini istemiştir.
Davalı, sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, davacı ile dava dışı kurum arasındaki imtiyaz sözleşmesinin 6. maddesi gereği kira ilişkisinin sürdüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının kira sözleşmesinin külli halefi olarak tarafı olduğundan tahliye davası açması gerektiğinden yasal koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kişisel hakka dayalı elatmanın önlenmesi ile taşınmazın teslimi istemlerine ilişkindir.
HMK’nın 1. maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasanın 2. maddesinde de “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” düzenlemesini içermektedir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı ile dava dışı kurum arasında düzenlenen 01.01.2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 13/g maddesinde “Hava limanında yap-işlet-devret ve kirala-işlet-devret modeli kiralama yoluyla hizmet verecek terminaller hizmete açıldığında veya mevcut terminallerin ve hava limanının tümünün kiralanması halinde terminal işletimi ve/veya hava limanı işletimi kapsamındaki bu sözleşme herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın kendiliğinden münfesih duruma gelecektir.” hükmü düzenlenmiştir. Davalının faaliyette bulunduğu hava limanı iç hatlar terminali davacı ile dava dışı kurum arasında 01.08.2014 günü düzenlenen işletme hakkı imtiyaz sözleşmesi gereği davacıya devredilmiştir. İmtiyaz sözleşmesinin 12. maddesinin 2. fıkrasında “Ayrıca Şirket; imtiyaz konusu tesislerde hizmet sunan ve şartnamenin ekinde listesi verilen tüm kişi/şirketleri, mevcut sözleşmeleri tüm hak ve yükümlülükleri ile birlikte devir alacak olup; Şirket’çe sözleşmelerin devir alındığı tarihten ilgili işletme yılı sonuna kadar kira artırılmayacaktır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu durumda davacı, davalının dava dışı kurum ile düzenlediği sözleşmeyi tüm hak ve yükümlülükleri ile birlikte devraldığından anılan akdin 13/g maddesi uyarınca da taşınmazın boşaltılmasını isteme hakkını elde etmiştir.
Dava dışı kurum ile davacı arasındaki sözleşme 13/g maddesi gereği kendiliğinden feshedilmiş olduğundan taraflar arasında kira ilişkisinin sürdüğü kabul edilemez. Dolayısıyla, davalının çekişme konusu taşınmazı tasarrufunun hukuki bir dayanağı kalmamış, kullanıma devam etmekle de işgalci niteliği kazanmıştır. Taraflar arasında bir kira ilişkisi kalmaması nedeniyle uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinin görevini belirleyen HMK’nın 4. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yasal koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.