TARAFLAR ARASINDA GEÇEN TELEFON KONUŞMASININ KAYDEDİLMESİ SURETİYLE OLUŞTURULAN SES KAYDININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN TANIK BEYANLARINA İTİBAR EDİLMEMEKTEDİR

TARAFLAR ARASINDA GEÇEN TELEFON KONUŞMASININ KAYDEDİLMESİ SURETİYLE OLUŞTURULAN SES KAYDININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN TANIK BEYANLARINA İTİBAR EDİLMEMEKTEDİR

T.C.

YARGITAY

2. Hukuk Dairesi

2019/377 E.

2019/7006 K.

12.06.2019 T.

ÖZET:

Davalı erkeğe yüklenen hakaret ve tehdit vakıalarının, taraflar arasında geçen telefon konuşmasının kaydedilmesi suretiyle oluşturulan ses kaydının bulunduğuna ilişkin tanık beyanlarına dayandığı görülmüştür.

HMK m. … göre, hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz. Taraflar arasında geçen bir konuşmanın, davacı kadınca erkeğin bilgisi olmaksızın kayda alınması hukuka aykırı olduğundan, bu ses kaydının bulunduğuna ilişkin tanık beyanlarına da itibar edilemez. Bir ispat aracının Anayasa m. .. anlamında “Meşru vasıta” olarak kabul edilebilmesi ve buna ispat gücü tanınabilmesi için, hukukun izin verdiği şekilde elde edilmesi gerekir.

Hukuka aykırı yollardan elde edilen delillere veya bunların varlığına ilişkin tanık beyanlarına ispat gücü tanınması, hukuk usulünde geçerli olan silahların eşitliği ilkesine aykırıdır. Bu sebeplerle, davalı erkeğe yüklenen hakaret ve tehdit vakıaları, hukuka uygun delillerle inandırıcı şekilde ispat edilememiştir. Bir başka ifadeyle, gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamamıştır. Açıklanan sebeplerle davacı kadının davasının reddi gerekirken, kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

DAVA:

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava; kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı erkeğe “Eşini aldattığı, fiziksel şiddet uyguladığı ve fiili ayrılık döneminde telefonla arayarak küfür ve hakaret ettiği” vakıaları kusur olarak yüklenerek erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın yararına 12.000,00 TL maddi ve 12.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesince verilen 28/03/2017 tarihli bu karar davalı erkek tarafından boşanma davasının kabulü ve fer’ileri yönünden tümüyle istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince, erkeğin kusur belirlemesi ve maddi-manevi tazminata yönelik istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının gerekçesindeki erkeğin fiziki şiddet uyguladığı ve aldatmaya ilişkin kusur tespiti gerekçeden çıkarılarak gerekçenin düzeltilmesine, kadın yararına 10.000,00 maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilerek erkeğin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Yapılan incelemede, davalı erkeğe yüklenen hakaret ve tehdit vakıalarının, taraflar arasında geçen telefon konuşmasının kaydedilmesi suretiyle oluşturulan ses kaydının bulunduğuna ilişkin tanık beyanlarına dayandığı görülmüştür. HMK m. 189/2’ye göre, hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.

Taraflar arasında geçen bir konuşmanın, davacı kadınca erkeğin bilgisi olmaksızın kayda alınması hukuka aykırı olduğundan, bu ses kaydının bulunduğuna ilişkin tanık beyanlarına da itibar edilemez.

Bir ispat aracının Anayasa m. 36 anlamında “Meşru vasıta” olarak kabul edilebilmesi ve buna ispat gücü tanınabilmesi için, hukukun izin verdiği şekilde elde edilmesi gerekir. Hukuka aykırı yollardan elde edilen delillere veya bunların varlığına ilişkin tanık beyanlarına ispat gücü tanınması, hukuk usulünde geçerli olan silahların eşitliği ilkesine aykırıdır. Bu sebeplerle, davalı erkeğe yüklenen hakaret ve tehdit vakıaları, hukuka uygun delillerle inandırıcı şekilde ispat edilememiştir. Bir başka ifadeyle, gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin kusurlu bir davranışı ispatlanamamıştır.

Açıklanan sebeplerle davacı kadının davasının reddi gerekirken, kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:

Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı erkeğin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliği ile karar verildi