TAZMİNATLARINI ALABİLMEK İÇİN BELGELERİ İMZALADIĞINI SÖYLEYEN VE İRADE FESADI İDDİASINDA BULUNAN İŞÇİ, İSPAT KÜLFETİ ALTINDADIR
TC
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
2019/8191 E.
2020/614 K.
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 14/02/2011-01/06/2016 tarihleri arasında en son muhasebe yöneticisi olarak çalıştığını, "organizasyon yapısının değişmesine ilişkin işletmesel karar" gerekçe gösterilerek, işveren tarafından iş akdinin 01.06.2016 tarihinde haksız olarak feshedildiğini, davacıya yöneticileri tarafından, davalı şirketin yeni bir organizasyon yapısına gittiğinin, bu durumda alınan işletmesel karar gereğince personel fazlalığı bulunduğunun ve kendisinin de iş akdinin feshedilebileceği bilgisinin şifahi olarak verildiğini, yaklaşık 5 yıllık emeklerinin karşılığı olan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücretleri ve diğer tüm işçilik haklarını da elde edemeyeceği hatırlatılarak iradesinin sakatlandığını, İnsan Kaynakları Birimince talep edilmesi üzerine davacının yöneticisi konumunda bulunan Muhasebe Müdürü tarafından kendisine e-posta gönderilerek, tüm yasal haklarını alması durumunda işten çıkarılma hususunda gönüllü olacağına ilişkin bir yazı yazması gerektiğinin söylendiğini ve bu yazıyı vermeye mecbur bırakıldığını, davacının içeriği kelimesi kelimesine işveren tarafından hazırlanan söz konusu yazıyı bu baskı altında mecburen imzalayarak, işverene teslim ettiğini, davacının iş akdinin feshinden sonra aynı pozisyon için yeni personel alımı yapıldığı bilgisini aldıklarını iddia ederek; feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı işçinin davalı şirkette 14/02/2011-01/06/2016 tarihleri arasında son olarak merkez ofis mali işler biriminde tedarik muhasebe yöneticisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı şirket genel müdürlüğü tarafından alınan işletmesel karar gereğince 01/06/2016 tarihinde tüm yasal hakları ödenmek suretiyle geçerli nedenle feshedildiğini, işletmesel karar neticesinde davacı işçinin gönüllülük beyanı da dikkate alınarak fesih işleminin öncelikli olarak gerçekleştirildiğini, işletmesel karar ile muhasebe departmanı organizasyon yapısının yeniden planlandığını, davacı işçinin de içerisinde yer aldığı tedarik mutabakat yöneticisi unvanının muhasebe tedarik yetkilisi olarak değiştirildiğini, işletmesel kararın uygulanmaya konulması ile davalı şirket içerisinde istihdam fazlalığı oluşacağı bilgisini edinen davacı işçinin 18/05/2016 tarihinde İnsan Kaynakları birimine ilettiği dilekçe ile haklarının ödenmesi kaydı ile iş sözleşmesinin işveren tarafından sonlandırılmasını talep ettiğini, davacı işçinin pozisyonuna yeni işçi alınmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, iş akdinin feshine ilişkin fesih iradesinin davalı şirkete ait olması, davacıya kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti dışında herhangi bir ek ödeme yapılmamış olması, davalı işverenlikçe yapılan yazılı bildirimle davacının iş akdinin sonlandırılmış olması, işten ayrılış kodunun 04(Belirsiz Süreli İş Sözleşmesinin İşveren Tarafından Haklı Sebep Bildirilmeden Feshi) olarak gösterilmiş olması karşısında iş akdinin karşılıklı anlaşma yolu ile sona erdiği yönündeki savunmaya itibar edilmediği, davalının yeni işçi alımı yaptığı, buna göre alınan işletmesel kararın tutarlı olarak uygulanmadığı, davacının aynı iş kolunda faaliyet gösteren grup şirketleri nezdinde istihdamına yönelik gerçek bir çaba harcanmadığı, buna göre feshin son çare olması ilkesinin gözetilmediği, tüm bunlara göre de işverence yapılan feshin ölçülü olmadığı, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
D) İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge adliye mahkemesince, davalı tarafça alınan işletmesel karar gereği istihdam fazlalığı oluştuğu gerekçesiyle davacının iş sözleşmesinin feshedildiği belirtilmiş ise de; SGK kayıtları ve bilirkişi incelemesi ile davacının istihdam edilebileceği kadrolara davacının iş sözleşmesinin feshinden hemen sonrasında işçi alımı yapıldığı, dolayısıyla işletmesel kararın tutarlı uygulanmadığı, zira fesih öncesi davacının eşdeğer veya benzer pozisyonda değerlendirilmesine ilişkin herhangi bir öneride de bulunulmadığı, fesih dışındaki alternatif çözüm yollarının değerlendirilmediği, davacının başka bir pozisyonda istihdam edilememe nedenine ve fesih için davacının tercih edilmesine ilişkin herhangi bir somut kriterin ispat yükü üzerinde bulunan davalı işverence ortaya konulmadığı, bu şekilde davalı tarafça feshin kaçınılmaz olduğunun ispatlanamadığı, tüm bu tespit ve değerlendirmeler doğrultusunda geçersiz olduğu anlaşılan davaya konu fesih işlemi nedeniyle ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı taraf vekillerince temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
G) Gerekçe:
1-Davacı vekilinin temyizine ilişkin yapılan incelemede;
Dosyadaki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle bölge adliye mahkemesi kararının davalı vekilince yasal süresi içinde temyiz edildiğinin anlaşılmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davalı vekilinin temyizine ilişkin yapılan incelemede;
Davacının 2015 yılı Kasım ayı içinde davalı şirketin muhasebe müdürü ve aynı zamanda kendisinin çalıştığı birimin de müdürü olan ...’na giderek, kısa süre sonra şirkette yeni bir yapılanmaya girileceğinden istihdam fazlası personelin işten çıkartılacağını duyduğunu, evlendiği için karşı tarafta oturacağından bu mesafeyi gidip gelmek istemediğini ve aldığı ücretinde kendisini tatmin etmediğini, böyle bir işletmesel karar alınırsa tazminatını alarak işten ayrılmak istediğini söylediği, bu görüşmeden sonra söz konusu işletmesel kararın 23/05/2016 tarihinde alındığı, işletmesel kararın alınması sonrasında davacı işçinin bu defa davalı işverenin insan kaynakları müdürüne hitaben aynen “2015 yılı Kasım ayı içerisinde bağlı bulunduğum müdürüm ... ile yapılan görüşmede; işletmesel karar ile çalıştığım muhasebe departmanında kadro daraltılmasının sözkonusu olması halinde kıdem tazminatı vesair tüm yasal alacak haklarımın tarafıma eksiksiz ödenmesi kayıt ve şartı ile iş akdimin işveren tarafından sonlandırılmasının tarafımca kabul edileceğini beyan etmiştim. İş bu beyanımın kıdem tazminatı vesair tüm yasal alacak haklarımın tarafıma eksiksiz ödenmesi kayıt ve şartı ile hala geçerli olduğunu bildiririm, bilgilerinize” içerikli el yazılı beyan dilekçesi verdiği, bu beyanı sonrası davacıya kıdem ve ihbar tazminatları ile kullanılmamış yıllık izin karşılığının ödendiği ve iş akdinin davalı işveren tarafından açıklanan talep ve işletmesel karara bağlı olarak 01/06/2016 tarihli fesih bildirimi ile feshedildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, yukarıda açıklanan işlemler esnasında davalı işveren tarafından yönlendirildiğini, tazminatlarını alabilmek için söz konusu dilekçeyi yazdığını ve belgeleri imzaladığını söyleyerek irade fesadı iddiasında bulunmuş ise de; irade fesadı iddiasında bulunan taraf olarak üzerinde bulunan ispat külfetini yerine getirememiştir.
Ayrıca daha önce Dairemiz denetiminden geçerek kesinleşen 2019/262 E., 2019/11999 K. sayılı emsal nitelikteki dosyada, ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesinin davacının işe iadesi yönündeki kararları kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan şekli ile işveren feshinin geçerli olduğu anlaşılmakla, davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.
Dairemizce 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi ve İlk Derece Mahkemesi kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Alınması gereken 54,40 TL karar-ilam harcından, 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 25,20 TL karar-ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4. Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 1.340,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 3.400,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine,
Kesin olarak 20.01.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.