TBB'DEN ADALET BAKANLIĞI'NA 'E-TEBLİGATTA 5 GÜNLÜK SÜRE' BAŞVURUSU
Türkiye Barolar Birliği, e-tebligatta 5 günlük süreyi okuma anından başlatan bazı yargısal uygulamalar üzerine hukuki belirsizliğin giderilmesi için Adalet Bakanlığı, Yargıtay Başkanlığı ve Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı'na yazı yazıldığını açıkladı.
Türkiye Barolar Birliği'nden yapılan açıklamada "E-tebligatın adrese ulaştığı tarihten 5 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağına dair açık kanun hükmüne rağmen 5 günlük süre içinde tebligatın okunması halinde süreyi okuma anından başlatan bazı yargısal uygulamaların neden olduğu hukuki belirsizliğin giderilmesi için Yargıtay Başkanlığı'na, Adalet Bakanlığı'na ve Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı'na yazı yazılmıştır." denildi.
Konu Başkanlığımızca takip edilmektedir.
TBB tarafından Adalet Bakanlığı'na, Yagıtay 1. Başkanlığı'na ve Adalet Akademisi'ne gönderilen yazılar şöyle;
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
Hukuk Müşavirliği
Sayı : E-41870694-659-2221 26.01.2021
Konu : Kanunun Açık Hükmüne Rağmen ETebligatta Sürenin Yanlış Hesaplanması Hakkında
T.C. ADALET BAKANLIĞINA
Mevzuat Genel Müdürlüğü
Bilindiği üzere, 6099 sayılı "Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun" 2.maddesi ile 7201 sayılı Tebligat Kanununa eklenen 7/a maddesinin 4. fıkrası uyarınca " Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır".
Kanundaki açık hükme rağmen, bazı adli ve idari yargı mahkemeleri tarafından, Elektronik Tebligatın tebliğ tarihinin tebligatın açıldığı gün olduğunun değerlendirilmesi yönünde kararlar verildiği bilinmektedir.
Kanunun açık hükmüne aykırı kararlara yönelik olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.01.2020 tarih ve 2019/623E., 2020/9K. sayılı ekli kararında "elektronik tebligatta tebellüğ tarihi elektronik tebligatın muhatabın elektronik posta hesabına ulaştığı veya okunduğu tarih olmayıp, tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonu olmaktadır" denmek suretiyle, tebliğden itibaren başlayacak sürenin, elektronik tebligatın açıldığı/okunduğu tarih itibarıyla değil, ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonundan itibaren başlayacağı açıkça ortaya konulmuştur.
Anılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına rağmen ve bu karardan sonraki bir tarihte, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 09.12.2020 tarih ve 2020/1187E., 2020/4264K. sayılı ekli kararında, yukarıda anılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının aksine sürenin e-tebligatın açıldığı/okunduğu tarihten itibaren başlayacağı yönünde kararlar tesis edildiği anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanununa eklenen 7/a maddesinin 4. fıkrasının gerekçesinde "Burada hesaplama bakımından, elektronik yolla tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarih dikkate alınmaksızın, bu tarihi takip eden üçüncü günün sonunda tebligat yapılmış sayılacaktır. Örneğin, elektronik posta 1/12/2009 tarihinde elektronik posta kutusuna ulaşmışsa, bugün hesaba katılmayacak, bugünü takip eden üçüncü günün sonunda, 4/12/2009 tarihi bittiğinde tebligat yapılmış sayılacaktır. Dolayısıyla süre 5/12/2009'da işlemeye başlayacaktır." denmekte olup, Adalet Komisyonu görüşmelerinde üç günlük sürenin kısa olması ve tebellüğ edenler açısından sorunlara yol açmaması bakımından "üçüncü günün" ibaresi "beşinci günün" olarak değiştirilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından da bu haliyle kabul edilmiştir. Kanun koyucu tarafından işbu düzenleme ile hak kayıplarına sebebiyet verilmemesi amacıyla tebligatın daha önce açılmış olsa dahi beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı madde gerekçesinden de açıkça anlaşılmaktadır. Bunun bir sebebi, elektronik tebligatta, bir uyuşmazlığın taraflarına aynı anda elektronik ortamda gönderilen tebligatların aynı anda tebliğ edilmiş kabul edilmesini sağlamaktır. Böylece uygulamada mahkemeler açısından sürenin hesabı yönünden ortaya çıkacak zorluklar giderilmek istenmiştir. Ancak bu açık hükme rağmen Yargıtay Daireleri arasında farklı uygulamaların gelişmesi, Kanunun açık hükmüne itimat edenler açısından büyük bir tehlike arz etmektedir. Uygulamadaki bu karışıklığın giderilmesi gerekmektedir.
Kanun koyucu tarafından beş günlük sürenin getirilmesinin bir diğer sebebi de, fiziki ortamda yapılan tebligatın aksine, elektronik tebligatın okunduğu yerin avukatın dosyalarının bulunduğu bürosu olmayabileceği, ilgili tebligatın dosyası avukatın yanında değil ise, sürenin başlamasının hak kaybına yol açabileceği ihtimalidir.
Sonuç itibariyle, yasa maddesinin tebligatın açılıp açılmadığına bakılmaksızın tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi takip eden beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağına dair takdire yer bırakmayacak şekilde açıkça düzenlenmesine rağmen, bu düzenlemenin aksine meslektaşlarımızın ve vatandaşların hak kayıplarına sebebiyet veren uygulamadaki çelişkinin giderilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi amacıyla, Elektronik Tebligat Yönetmeliğinde düzenleme yapılması suretiyle konunun açıklığa kavuşturulması hususunun değerlendirilmesini takdirlerinize saygılarımla sunarım.
Av. Metin FEYZİOĞLU
Başkan
----
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
Hukuk Müşavirliği
Sayı: E-41870694-659-222726.01.2021
Konu: Kanunun Açık Hükmüne Rağmen E-Tebligatta Sürenin Yanlış Hesaplanması Hakkında
YARGITAY BİRİNCİ BAŞKANLIĞINA
6099 sayılı "Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun"2.maddesi ile 7201 sayılı Tebligat Kanuna eklenen 7/a maddesinin 4.fıkrası uyarınca "Elektronik yollatebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır".
Bazı adli ve idari yargı mahkemeleri tarafından, Elektronik Tebligatın tebliğ tarihinin tebligatınaçıldığı gün olduğunun değerlendirilmesi yönündeki uygulamalara yönelik olarak Yargıtay Hukuk GenelKurulunun 14.01.2020 tarih ve 2019/623E., 2020/9K. sayılı ekli kararında "elektronik tebligatta tebellüğtarihi elektronik tebligatın muhatabın elektronik posta hesabına ulaştığı veya okunduğu tarih olmayıp, tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonu olmaktadır" denmeksuretiyle, tebliğden itibaren başlayacak sürenin, elektronik tebligatın açıldığı/okunduğu tarih itibarıyladeğil, ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonundan itibaren başlayacağı açıkça ortaya konulmuştur.
Anılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına rağmen ve bu karardan sonraki bir tarihte,Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 09.12.2020 tarih ve 2020/1187E., 2020/4264K. sayılı ekli kararında,yukarıda anılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının aksine sürenin e-tebligatın açıldığı/okunduğutarihten itibaren başlayacağı yönünde karar tesis edildiği anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanununa eklenen 7/a maddesinin 4. fıkrasının gerekçesinde "Buradahesaplama bakımından, elektronik yolla tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarih dikkatealınmaksızın, bu tarihi takip eden üçüncü günün sonunda tebligat yapılmış sayılacaktır. Örneğin,elektronik posta 1/12/2009 tarihinde elektronik posta kutusuna ulaşmışsa, bugün hesaba katılmayacak,bugünü takip eden üçüncü günün sonunda, 4/12/2009 tarihi bittiğinde tebligat yapılmış sayılacaktır.Dolayısıyla süre 5/12/2009'da işlemeye başlayacaktır." denmekte olup, Adalet Komisyonugörüşmelerinde üç günlük sürenin kısa olması ve tebellüğ edenler açısından sorunlara yol açmamasıbakımından "üçüncü günün" ibaresi "beşinci günün" olarak değiştirilmiş ve Türkiye Büyük MilletMeclisi Genel Kurulu tarafından da bu haliyle kabul edilmiştir. Kanun koyucu tarafından işbu düzenlemeile hak kayıplarına sebebiyet verilmemesi amacıyla tebligatın daha önce açılmış olsa dahi beşinci gününsonunda yapılmış sayılacağı madde gerekçesinden de açıkça anlaşılmaktadır. Bunun bir sebebi,elektronik tebligatta, bir uyuşmazlığın taraflarına aynı anda elektronik ortamda gönderilen tebligatlarınaynı anda tebliğ edilmiş kabul edilmesini sağlamaktır. Böylece uygulamada mahkemeler açısındansürenin hesabı yönünden ortaya çıkacak zorluklar giderilmek istenmiştir. Ancak bu açık hükme rağmenYargıtay Daireleri arasında farklı uygulamaların gelişmesi, Kanunun açık hükmüne itimat edenleraçısından büyük bir tehlike arz etmektedir. Uygulamadaki bu karışıklığın giderilmesi gerekmektedir.
Kanun koyucu tarafından beş günlük sürenin getirilmesinin bir diğer sebebi de, fiziki ortamdayapılan tebligatın aksine, elektronik tebligatın okunduğu yerin avukatın dosyalarının bulunduğu bürosuolmayabileceği, ilgili tebligatın dosyası avukatın yanında değil ise, sürenin başlamasının hak kaybına yolaçabileceği ihtimalidir.
Hak kayıplarının önlenmesi amacıyla 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 45.maddesinin 2.fıkrasıuyarınca içtihadın birleştirilmesi hususunun değerlendirilmesini takdirlerinize saygılarımla sunarım.
Av. Metin FEYZİOĞLU
Başkan
----
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
Hukuk Müşavirliği
Sayı: E-41870694-659-222826.01.2021
Konu: Kanunun Açık Hükmüne Rağmen E-Tebligatta Sürenin Yanlış Hesaplanması Hakkında
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ BAŞKANLIĞINA
1) 7201 sayılı Tebligat Kanununun "Elektronik Tebligat" başlıklı 7/a maddesinin 4.fıkrasıuyarınca "Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci gününsonunda yapılmış sayılır". İşbu hüküm son derece açık olup, beş günden önce tebligatın açılmasıdurumunda da sürenin beşinci günün sonundan itibaren hesaplanacağı açık ve tartışmasızdır.
2) Anayasa Mahkemesinin 04.03.2020 tarih ve 31058 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan15.01.2020 tarih ve 2019/6266 Başvuru nolu ekli kararında, bireysel başvurularda kendi mevzuatındasürenin "öğrenme"den itibaren başlamasının öngörülmüş olması nedeniyle, tebligatın bu beş günlük süreiçerisinde açılması halinde, bireysel başvuru süresi tebligatın açılmasından itibaren başlatılmaktadır.Kanaatimizce bu yorum yanlıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru ile ilgili yorumu,doğru da olsa, yanlış da olsa, adli ve idari yargı mercilerince uygulanabilecek bir yorum değildir, çünküAnayasa Mahkemesi kendi mevzuatında özel bir düzenlemeye atıf yapmaktadır.
3) Buna karşı bazı adli ve idari yargı mahkemeleri tarafından, yukarıda anılan AnayasaMahkemesi kararına atıf yapılarak, Elektronik Tebligatta sürenin, söz konusu beş gün içinde tebligatınaçılması halinde, tebligatın açıldığı günden başlayarak hesaplandığı görülmektedir. Yargıtay HukukGenel Kurulunun 14.01.2020 tarih ve 2019/623E., 2020/9K. sayılı ekli kararında açıkça ifade edildiğiüzere bu hukuka aykırıdır.
4) Hukukçuların ve özellikle hakimlerin ve savcıların meslek içi eğitiminde çok önemli görevlerüstlenmiş bulunan hakim ve savcı adaylarının eğitimlerinde ise asli yetkili olan akademimizin,uygulamada hak kayıplarının önlenmesi ve emredici kanun hükmüne uyulmasının sağlanması içinadaylık ve meslek içi eğitimlerinde bu hususa ağırlık verilmesi konusunda gereğini takdirlerinize saygılarımla sunarım.
Av. Metin FEYZİOĞLU
Başkan
Ekler
- E-Tebligat hakkında Anayasa Mahkemesi kararı