TEBLİĞ EDİLMEYEN FESİH İHBARININ KİRA AKDİNİN SONLANDIRAN YAZILI BELGELERDEN KABUL EDİLEMEYECEĞİ

TEBLİĞ EDİLMEYEN FESİH İHBARININ KİRA AKDİNİN SONLANDIRAN YAZILI BELGELERDEN KABUL EDİLEMEYECEĞİ

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
2018/6-683 E.
2021/1722 K.
21.12.2021 T.

İTİRAZIN KALDIRILMASI VE TAHLİYE (Tebliğ Edilemeyen Fesih İhbarının Kira Akdini Sonlandıran Yazılı Belgelerden Kabul Edilemeyeceği - Taşınmazın Fiilen Teslim Edildiğine Dair Aynı Nitelikte Belgeye de Dayanılmadığından Kiralananın Tahliye Edilmiş Olduğundan Kiranın İstenemeyeceği İtirazı Borçlu Tarafından Yazılı Belgelerle İspatlanamadığından İtirazın Takibe Konu Alacağın Tamamı Üzerinden Kaldırılmasına ve Tahliyesine Karar Verileceği )

TEBLİĞ EDİLMEYEN FESİH İHBARININ KİRA AKDİNİN SONLANDIRAN YAZILI BELGELERDEN KABUL EDİLEMEYECEĞİ ( İtirazın Kaldırılması ve Tahliye - Taşınmazın Fiilen Teslim Edildiğine Dair Aynı Nitelikte Belgeye de Dayanılmadığından Kiralananın Tahliye Edilmiş Olduğundan Kiranın İstenemeyeceği İtirazı Borçlu Tarafından İİK 269/C Maddesinin 1. Fıkrasında Yazılı Belgelerle İspatlanamadığından İtirazın Takibe Konu Alacağın Tamamı Üzerinden Kaldırılmasına ve Tahliyesine Karar Verilmesi Gereği )

BİRİKMİŞ KİRA BORCUNU TAHSİLİ ( İtirazın Kaldırılması ve Tahliye/Kira Akdinin Feshedildiği Kiralananın Tahliye ve Teslim Edildiği İddiasının Borçlu Tarafından İİK 269/C Maddesinin 1. Fıkrasında Yazılı Belgelerle İspatlanmasının Zorunlu Olduğu - Taşınmazın Fiilen Teslim Edildiğine Dair Aynı Nitelikte Belgeye de Dayanılmadığından Kiralananın Tahliye Edilmiş Olduğundan Kiranın İstenemeyeceği İtirazı Borçlu Tarafından Yazılı Belgelerle İspatlanamadığından İtirazın Takibe Konu Alacağın Tamamı Üzerinden Kaldırılacağı )

2004/m.269

6098/m.327

ÖZET : Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kiracı borçlu tarafından anahtar tesliminin ve tahliyenin kanıtlanıp kanıtlanmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece itirazın, takibe konu alacağın tamamı üzerinden kaldırılmasına ve tahliyeye hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Kira akdinin feshedildiği, kiralananın tahliye ve teslim edildiği iddiasının borçlu tarafından İİK'nın 269/c maddesinin 1. fıkrasında yazılı belgelerle ispatlanması zorunludur.

Kiralanan çatılı işyeri olmayıp, arsa niteliğindedir. Takibe dayanak kira sözleşmesinin 15.04.2010 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli olduğu gözetildiğinde TBK'nın 327. (BK 263) maddesine göre kural olarak sözleşmenin bu sürenin sonunda sona ereceğinin kabulü gerekir. Her ne kadar kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 8. maddesinde “kiracı kiralananı boşaltmak istediği takdirde bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek zorundadır” hükmü kararlaştırılmış ise de fesih ihbarında; kira sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiği, arsanın hiç kullanılmadığı ve bundan sonra da kullanılmayacağı, arsanın muhatap tarafından dilediği gibi kullanmakta serbest bulunduğunun belirtildiği, ancak bu feshi ihbarın muhatap tanınmadığından 17.06.2010 tarihinde tebliğ edilemeden iade edildiği anlaşılmaktadır. Bu hâli ile tebliğ edilemeyen feshi ihbar, kira akdini sonlandıran İİK'nın 269/c maddesinin 1. fıkrasında yazılı belgelerden kabul edilemez. Taşınmazın fiilen teslim edildiğine dair aynı nitelikte belgeye de dayanılmamıştır.

O hâlde kiralananın tahliye edilmiş olduğundan kiranın istenemeyeceği itirazı borçlu tarafından İİK'nın 269/c maddesinin 1. fıkrasında yazılı belgelerle ispatlanamadığından itirazın takibe konu alacağın tamamı üzerinden kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesi gerekir.

DAVA : 1. Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması ve tahliye” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Bursa 3. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen istemin kısmen kabulüne ilişkin karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR : I. İNCELEME SÜRECİ

Alacaklı İstemi:

4. Alacaklı vekili istem dilekçesinde; taraflar arasında 15.04.2010 tarihli kira sözleşmesinin akdedildiğini, borçlu kira borcunu ödemediğinden 2010 yılı Nisan ayı ile 2012 yılı Eylül ayı arasındaki birikmiş kira borçlarının tahsili için Bursa 15. İcra Müdürlüğünün 2012/8834 E. sayılı dosyasında (tahliye talepli) icra takibi başlattıklarını, borçlunun yasal süresi içerisinde (verdiği itiraz dilekçesinde) Bursa 15. Noterliğinin 07.06.2010 tarihli ve 14964 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kira akdini feshettiğini, herhangi bir borcunun olmadığını bildirdiğini, borçlunun itirazında ileri sürdüğü fesih ihtarnamesinden müvekkilinin bir bilgisi olmadığı gibi, hâlen borçlunun söz konusu taşınmazları kiracı sıfatıyla kullandığını, borçlunun 07.06.2010 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesini sona erdirerek taşınmazları tahliye etmesinin söz konusu olmadığını, borçlunun kira sözleşmesinin varlığını ve sözleşmedeki imzasını inkâr etmediğini, borçlunun kira paralarını ödediğini yazılı olarak ispat etmesi gerektiğini ancak takipte talep edilen aylara ilişkin kira paralarını ödediğini ispatlayamadığını ileri sürerek itirazın kaldırılmasına ve taşınmazlardan tahliyesine, borçlu aleyhine alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Borçlu Cevabı:

5. Borçlu cevap dilekçesinde; alacaklı ile bir arsa için kira sözleşmesi yaptıklarını ancak mirasçılar ile anlaşamadığı için bu anlaşmanın bozulduğunu, alacaklının talimatı üzerine Bursa 15. Noterliğinden fesih ihbarı gönderdiğini ve böylece sözleşmenin iptal edildiğini, gönderdiği (noter aracılığıyla gönderilen belgelerin) tebligatın eline ulaşmamış olacak ki kendisi hakkında icra takibi başlatıldığını, herhangi bir borç olmamasına rağmen alacaklının kendisine ihtarname çektiğini, kira sözleşmesi fesih edildiği için herhangi bir borcunun olmadığını belirterek istemin reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Bursa 3. İcra (Hukuk) Mahkemesi'nin 11.02.2013 tarihli ve 2012/595 E., 2013/62 K. sayılı kararı ile; davacı (alacaklı) ile davalı (borçlu) arasında 15.04.2010 tarihinde kira sözleşmesi yapıldığı ve bu sözleşmenin borçlu tarafından 07.06.2010 tarihinde noter kanalı ile yapılan ihtarla feshedildiğini, kira sözleşmesinin bir yıl süreli yapıldığı ve bu dönemde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu (BK)'nun 252. maddesine göre kiracı kendisinden kaynaklanan bir sebeple kira akdini sona erdirse bile kira döneminin sonuna kadar olan miktarı kiralayana ödemek zorunda olduğu, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünde kiracının kiralayanı boşaltmak istemesi hâlinde bir ay evvelinden haber vermesi gerektiği, kira sözleşmesinin başlangıcı ile fesih ihbarının tanzimi arasında taraflar arasında geçerli bir kira sözleşmesi olduğu, bu döneme ilişkin kira bedelinden kiracının sözleşme gereği sorumlu olduğu, ihbardan sonraki bir ay için de kiracının kira bedeli ödemesi gerektiği bu döneme ilişkin borcun kayıtsız şartsız bir para borcuna ilişkin olmaması sebebi ile itirazın kaldırılması suretiyle istenmesinin mümkün olmadığı, bu kabule göre takip tarihi ve alacaklının itirazın kaldırılması isteminin tarihi itibariyle taraflar arasında kira sözleşmesi geçerli olmadığından kiracılık değil fuzuli şagil durumunun söz konusu olduğu, icra mahkemesince bu kişinin tahliyesine de karar verilemeyeceği, bu sebeple 15.04.2010 ile 07.06.2010 tarihleri açısından kira bedeli hesaplanıp bu dönem yönünden itirazın kaldırılması gerektiği gerekçesi ile davacı alacaklının davalı borçlunun itirazının kaldırılmasına ilişkin davasının kısmen kabulüyle davalı borçlunun itirazının asıl alacağın 2.960,00TL'si ve buna ilişkin işlemiş faizin 621,60TL'si yönünden kesin olarak kaldırılmasına, fazlaya dair istemin reddine, kaldırma kararının esasa ilişkin sebeplere dayanması ve alacaklının talebi dikkate alınarak itiraza konu miktarın %20 oranındaki 592TL tazminatın borçludan alınıp alacaklıya verilmesine, davacı (davalı) borçlu kiracının dava konusu yere ilişkin kira sözleşmesini feshettiği anlaşıldığından tahliyeye ilişkin davanın (istemin) reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince 20.06.2013 tarihli ve 2013/7235 E., 2013/10801 K. sayılı kararı ile;

“…Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibine vaki itiraz üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması, icra inkâr tazminatı ve tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece, alacak isteğinin kısmen kabulüne ve tahliyeye karar verilmesi üzerine karar davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Takipte dayanılan ve karara esas alınan 15.4.2010 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı alacaklı 01.10.2010 tarihinde başlatmış olduğu icra takibinde 2010 Mayıs ayından 2012 Eylül ayına kadar aylık 2.400TL den toplam 77.376,02TL kira parasının tahsilini istemiştir. Kira parası konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Davalı süresindeki itirazında bahse konu kira sözleşmesini 7.6.2010 tarihli noter ihtarnamesi ile feshettiğini ve borcu olmadığını ileri sürmüştür. Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması ve anahtarın kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin belirttiği tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya aittir. Davalı borçlu anahtar teslimi ve tahliyeyi İİK.nun 269/c maddesinde yazılı belge ile kanıtlayamadığına göre, bu durumda anahtar tesliminin ve tahliyenin gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Mahkemece itirazın takibe konu alacağın tamamı üzerinden kaldırılmasına ve tahliyeye hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olmuştur.

Karar bu nedenle bozulmalıdır…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Bursa 3. İcra (Hukuk) Mahkemesi'nin 04.11.2013 tarihli ve 2013/637 E., 2013/705 K. sayılı kararı ile; konuya ilişkin yasal düzenlemenin BK'nın 266. maddesinde geçtiği, buna göre kiracınıın kiralananı mahalli adete göre geri vermekle mükellef olduğu, taşınmazın dosyadaki fotoğraflarından ve kira sözleşmesinden anlaşıldığına göre tel örgü ile çevrili boş arsa mahiyetinde olduğu, Özel Dairenin bozma kararında belirtildiği gibi kiralananın fiilen boşaltıldığının ve anahtarlarının teslim edildiğinin noter aracılığı ile gönderilmiş feshi ihbardan başka bir şeyle ispatlanamayacağı, zira taşınmazın arsa mahiyetinde olduğu gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kiracı borçlu tarafından anahtar tesliminin ve tahliyenin kanıtlanıp kanıtlanmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece itirazın, takibe konu alacağın tamamı üzerinden kaldırılmasına ve tahliyeye hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. İcra ve İflas Kanunu'nun 269-269/d maddeleri arasında kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle ilamsız tahliye takibi düzenlenmiştir. Kiraya veren ödenmemiş kiranın tahsili için yaptığı ilamsız takip talebinde, kiracıya (ödeme emri ile) BK'nın 260 veya 288. [6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 315 veya 362] maddelerinde yazılı ihtarın da yapılmasını isteyebilir. Böylece kiracının kira borcunu ödemede geciktiği hâlde kiraya veren aynı takipte hem ödenmeyen kira bedellerini, hem de borçlunun temerrüt nedeniyle tahliyesini talep edebilir.

13. Alacaklının (kiraya verenin) ilamsız tahliye takip talebini alan icra dairesi, borçluya ihtarlı (örnek 13 nolu) ödeme emri gönderir. Bu ödeme emrinde diğer kayıtlarla birlikte, borçlunun (kiracının) kural olarak yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edebileceği, itiraz süresi içinde kira sözleşmesini ve varsa yazılı kira sözleşmesindeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse (inkâr etmezse) kira sözleşmesini kabul etmiş sayılacağı, kira borcunu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren BK'nın 260 veya 288. (TBK'nın 315 veya 362.) maddelerinde belirtilen (on, otuz veya altmış gün) belli bir süre içinde ödemesi, itiraz süresi içinde (İİK m. 62'ye göre) ödeme emrine itiraz etmez ve ödeme süresi içinde borcu (kirayı) ödemez ise kiraya verenin (alacaklının) kesinleşen kira alacağı için haciz isteyebileceği (İİK m.78 vd) ve icra mahkemesinden (kiracının) kiralanan taşınmazdan tahliyesini isteyebileceği ihtar edilir.

14. Borçlu-kiracı ödeme emrine itiraz etmek isterse ödeme emrinin tebliğinden itibaren (İİK'nın 269/son fıkrasında yazılı istisna hariç) yedi gün içinde itiraz sebeplerini icra dairesine bildirmelidir. İtiraz genel haciz yoluyla takip hükümlerine göre (İİK m. 269/2, 62) yapılır. Ödeme emrine itiraz sebepleri kira sözleşmesine itiraz veya kira sözleşmesi dışındaki itirazlar şeklinde ikiye ayrılır.

15. İİK'nın 269/b-1 maddesinde kira sözleşmesine itiraz ve sonuçları düzenlenmiştir. Kira sözleşmesine itiraz, borçlunun (alacaklının iddia ettiği) kira sözleşmesinin varlığını inkâr etmesidir, yani kabul etmemesidir (reddetmesidir). Alacaklı sözlü bir kira sözleşmesinin varlığını iddia ediyorsa, borçlunun böyle bir (sözlü) kira sözleşmesini inkâr etmesi (kabul etmemesi), kira sözleşmesine itirazdır. Alacaklı yazılı bir kira sözleşmesine dayanmakta ise, borçlu kiracının bu sözleşmede kendisine izafe olunan imzayı inkâr etmesi (kabul etmemesi) kira sözleşmesine itirazdır (İİK m. 269/b,1). Borçlu, itirazında kira sözleşmesini inkâr ettiğini, yani kira sözleşmesini ve varsa buna ait mukavelenamedeki (yazılı kira sözleşmesindeki) imzasını kabul etmediğini (reddettiğini) açık ve kesin olarak bildirmelidir; aksi hâlde, borçlu kiracı, kira sözleşmesini kabul etmiş sayılır (İİK m. 269/2, c.2) (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 837).

16. Borçlunun (kiracının), kira sözleşmesine itiraz etmeyip (bilâkis kira sözleşmesini kabul ederek; İİK m. 269/2, c. 2), kiranın daha az olduğu, ödendiği, muaccel olmadığı, takas, kiralananı tahliye ettim gibi bir sebeple ödeme emrine itiraz etmesine kira sözleşmesi dışındaki itirazlar denir. Kira sözleşmesi dışındaki itiraz ile de ilâmsız tahliye takibi durur. Takibe devam edilebilmesi için, alacaklının icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını ve tahliye istemesi gerekir. Burada da, itirazın kesin kaldırılması söz konusudur. Yani, burada da itirazın geçici kaldırılması müessesesinin yeri yoktur. Çünkü, borçlu kira sözleşmesini kabul etmiş durumdadır. Artık bu durumda, kira sözleşmesinin mevcut olup olmadığı araştırılmaz; yalnız borçlunun ödeme, takas gibi kira sözleşmesi dışındaki itirazları incelenir. Borçlu, itirazında kira sözleşmesine açıkça itiraz etmeyip, kira sözleşmesi dışında bir itirazda (meselâ ödeme itirazında) bulunduğu için, bununla kira sözleşmesini kabul etmiş sayılır (İİK m. 269/2 c.2). Bu nedenle, icra mahkemesinde artık kira sözleşmesinin mevcut olup olmadığı hakkında bir inceleme yapılamaz (Kuru, s. 838, 846, 847).

17. Borçlu itirazında takibe dayanak kira sözleşmesindeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmez ise İİK'nın 269 maddesinin 2. fıkrası uyarınca kira sözleşmesinin varlığı ve içeriği, sözleşmede belirlenen kira alacağı takip hukuku bakımından kesinleşir. Borçlu ancak İİK'nın 269/c maddesine göre kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini bildirerek itiraz etmiş veya takas istemiş ise itiraz sebeplerini ve isteğini belirtilen hükümde yazılı belgelerle ispatladığı takdirde temerrütten kurtulabilir. Aksi hâlde itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verilir.

18. Kiralananın tahliye edilmesi sebebiyle kiranın istenemeyeceği itirazı İİK'nın 269/c maddesi kapsamında sair bir sebeple istenemeyeceği itirazı olup, kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi, başka bir ifadeyle tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması hâlinde, kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya aittir. Kiracı bu iddiasını İİK'nın 269/c maddesinin 1. fıkrasında yazılı belgelerle kanıtlamak zorundadır. Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır. Kiralayan anahtarı almaktan kaçınırsa, kiracının yapması gereken, mahkemeden bu yolda tevdi mahalli tayinini isteyip, tayin edilecek yere anahtarı teslim etmek ve durumu kiralayana bildirmektir. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder.

19. Somut olayda, alacaklı tarafından 15.04.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayalı olarak 01.10.2012 tarihinde tahliye talepli ilamsız takip başlatıldığı, takipte 2010 yılı Mayıs ayından 2012 yılı Eylül ayına kadar aylık 2.400TL kira bedeli ile faizi olmak üzere toplam 77.376,02TL'nin tahsilinin talep edildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal süresinde verdiği itiraz dilekçesinde “Yukarıda yazılı icra dosyasından tarafımıza gönderilen ödeme emrini 09.10.2012 tarihinde tebellüğ ettik, süresinde itiraz ediyoruz. Kira sözleşmesine konu taşınmaza dair akit tarafımızca Bursa 15. Noterliğinin 07.06.2010 tarihli ve 14964 yevmiye numaralı ihtarname ile feshedilmiş olup, alacaklıya herhangi bir borcumuz bulunmamaktadır. Takibin durdurulmasını” şeklinde itiraz ettiği, kiralananın tel örgü ile çevrili boş arsa vasfında olduğu görülmektedir.

20. Borçlu itirazında takibe dayanak kira sözleşmesindeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmediğinden İİK'nın 269 maddesinin 2. fıkrası uyarınca kira sözleşmesinin varlığı ve içeriği, sözleşmenin hususi şartlarına göre belirlenen kira alacağı takip hukuku bakımından kesinleşmiştir. Bu durumda kira akdinin feshedildiği, kiralananın tahliye ve teslim edildiği iddiasının borçlu tarafından İİK'nın 269/c maddesinin 1. fıkrasında yazılı belgelerle ispatlanması zorunludur.

21. Kiralanan çatılı işyeri olmayıp, arsa niteliğindedir. Takibe dayanak kira sözleşmesinin 15.04.2010 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli olduğu gözetildiğinde TBK'nın 327. (BK 263) maddesine göre kural olarak sözleşmenin bu sürenin sonunda sona ereceğinin kabulü gerekir. Her ne kadar kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 8. maddesinde “kiracı kiralananı boşaltmak istediği takdirde bir ay evvelinden mal sahibine ulaşacak şekilde bildirmek zorundadır” hükmü kararlaştırılmış ise de Bursa 15. Noterliğinin 07.06.2010 tarihli ve 14964 yevmiye numaralı feshi ihbarında; feshi ihbar edenin kiracı M. A.'e vekâleten G.T., muhatabın kiralayan S.F.Ş. olduğu, kira sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiği, arsanın hiç kullanılmadığı ve bundan sonra da kullanılmayacağı, arsanın muhatap tarafından dilediği gibi kullanmakta serbest bulunduğunun belirtildiği, ancak bu feshi ihbarın muhatap tanınmadığından 17.06.2010 tarihinde tebliğ edilemeden iade edildiği anlaşılmaktadır. Bu hâli ile tebliğ edilemeyen feshi ihbar, kira akdini sonlandıran İİK'nın 269/c maddesinin 1. fıkrasında yazılı belgelerden kabul edilemez. Taşınmazın fiilen teslim edildiğine dair aynı nitelikte belgeye de dayanılmamıştır.

22. O hâlde kiralananın tahliye edilmiş olduğundan kiranın istenemeyeceği itirazı borçlu tarafından İİK'nın 269/c maddesinin 1. fıkrasında yazılı belgelerle ispatlanamadığından itirazın takibe konu alacağın tamamı üzerinden kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesi gerekir.

23. Özel Dairenin bozma kararının üçüncü paragrafında "ve anahtarın kiralayana teslim edilmesi" ,“ve anahtarın teslim edildiğini”, “anahtar teslimi ve”, “anahtar tesliminin ve” ifadeleri yer almış ise de, kiralanan tel örgü ile çevrili boş arsa vasfında olup anahtar teslimi mümkün olmadığından "ve anahtarın kiralayana teslim edilmesi" ,“ve anahtarın teslim edildiğini”, “anahtar teslimi ve”, “anahtar tesliminin ve” ifadelerinin bozma kararı kapsamından çıkartılması gerektiği kabul edilmiştir.

24. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle bozma kararının üçüncü paragrafında yer alan "ve anahtarın kiralayana teslim edilmesi" ,“ve anahtarın teslim edildiğini”, “anahtar teslimi ve”, “anahtar tesliminin ve” ifadelerinin çıkartılmak suretiyle direnme kararının bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'na 5311 Sayılı Kanun'un 29. maddesiyle eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK'nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.