TEBLİGAT KANUNU VE YÖNETMELİĞİNDE DURUŞMA GÜNÜNÜN UYAP SİSTEMİ ÜZERİNDEN ÖĞRENİLMESİ DİYE USUL BULUNMAMAKTADIR
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
2017/343 E.
2019/323 K.
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “borca ve imzaya itiraz” talebinden dolayı yapılan inceleme sonunda İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 31.10.2014 tarihli ve 2012/414 E., 2014/996 K. sayılı karar, davacı-borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15.06.2015 tarihli ve 2015/5417 E., 2015/16504 K. sayılı kararı ile;
“… Alacaklı … tarafından borçlu Saras Petrol Ürünleri Madencilik Metal Turizm ve Gıda San. Tic. Ltd.Şti aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus takipte borçlunun icra mahkesine başvurusunda borca ve imzaya itiraz ettiği, mahkemece davanın 26/06/2014 tarihinde HMK 150.madde gereğince işlemden kaldırıldığı, 25/07/2014 tarihinde yenilendiği, taraflara duruşma gününün tebliğ edildiği ,davacı vekilinin 31/10/2014 tarihli duruşmaya katılmadığı davalı vekilinin de davayı takip etmeyeceğini beyan ettiği gerekçesi ile HMK 150/6 maddesi gereğince ikinci kez takip edilmeyen dosyanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir.
HMK.’nun 150. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; tarafların usulüne uygun şekilde davet edilmiş olmaları koşuluyla dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, dosyanın 26/06/2014 tarihinde işlemden kaldırıldığı, borçlu vekilinin 25/07/2014 tarihli talebi ile yenilendiği ve duruşmasının 23/10/2014 tarihine bırakıldığı, taraflara usulüne uygun tebligatın yapıldığı, davacı vekilinin 23/10/2014 tarihli duruşmaya katılamayacağına ilişkin mazeret dilekçesi verdiği, yenileme sonrası yapılan 23/10/2014 tarihli duruşmada ise taraf vekillerinin mazeretinin kabulü ile duruşma gününü uyaptan öğrenmelerine karar verildiği bu kez duruşmanın 31/10/2014 tarihine bırakıldığı, davacı vekiline 31/10/2014 tarihinde yapılacak duruşmaya ilişkin usulüne uygun bir tebligatın yapılmadığı ve davacı vekilinin bu celseye katılmadığı davalı vekilinin de davayı takip etmediklerini bildirmesi üzerine dosyanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, mazereti kabul edilen davacı vekiline başlangıçta gider avansıda yatırılmış olmasına rağmen, duruşma günü tebliğ edilmeden duruşma gününden haberdar olmadığı halde duruşmaya gelmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi HMK.’nun 150/1. maddesindeki koşullar oluşmadığından isabetsizdir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan icra takibinde borca ve imzaya itiraz ile takibin iptali istemine ilişkindir.
Davacı-borçlu vekili; alacaklı tarafından müvekkili aleyhinde yapılan takipte, takibe konu belge aslının icra kasasında olmadığını, bu bakımdan ödeme emrinin iptalini talep ettiğini, ayrıca takibe konu çekteki imza ve yazıların müvekkili şirketin yetkilisine ait olmadığını, takibe konu çekle birlikte müvekkilinin birçok çeki boş ve imzasız olarak (kaybetmiş/çaldırmış) zayi ettiğini, bu hususta Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde çek iptal davası açtıklarını ve davanın devam ettiğini, müvekkilinin alacaklı tarafa herhangi bir borcu olmadığını belirterek takibin iptali ile alacaklının %40’dan aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.
Davalı-alacaklı vekili; borçlunun dava dışı Dönmezler Petrol…Ltd. Şti. ile ortak hareket ederek müvekkilinin alacağını sürüncemede bıraktığını, takip borçlularından Dönmezler Petrol… Ltd. Şti’nin yetkilisinin dolandırıcılık suçundan tutuklandığını, müvekkil şirketin gerek yurt içi, gerekse yurt dışında büyük bir ticari itibara sahip olduğunu, çekin icra müdürlüğüne teslim edildiğini, yeniden sorgulama yapıldığında çekin kasada olduğunun görüleceğini ileri sürerek itirazın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davanın takip edilmemesi nedeniyle 26.06.2014 tarihinde HMK’nın 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırıldığı, 25.07.2014 tarihinde yenilendiği, taraflara duruşma gününün tebliğ edildiği, davacı-borçlu vekilinin 31.10.2014 tarihli yargılamaya katılmadığı gerekçesiyle ikinci kez takip edilmeyen davanın HMK’nın 150/6. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı-borçlu vekilinin temyiz itirazı üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkemece önceki gerekçelere ek olarak; mahkemenin mazereti kabul eden ve yeni duruşma gününü içeren son ara kararının UYAP aracılığı ile tebliğ edildiği, kişinin UYAP sistemine kayıtlı olmadığına ilişkin iddiasının bulunmadığı, mahkemenin mazeret isteğinin kabulüne dair kararının UYAP aracılığıyla davacı-borçlu vekiline tebliğ etmesinin hukuki olduğu, kişinin bunu tebliğ almasına rağmen ikinci kez davayı takipsiz bıraktığı, duruşma hakkının açık bir irade ile kullanılmadığı, burada hukuki dinlenme hakkı ve açık yargılama hakkını hükümden düşüren herhangi bir argümanın mevcut olmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davacı-borçlu vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mazereti kabul edilen davacı-borçlu tarafa yeni duruşma gün ve saatini gösterir tebligatın gönderilmesinin gerekli olup olmadığı, duruşma gününün UYAP’tan öğrenilmesine yönelik ara kararın tebliğ mahiyetinde kabul edilip edilemeyeceği, burada varılacak sonuca göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 73. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “hukuki dinlenilme” başlıklı 27. maddesi, T.C. Anayasası’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesi nazara alındığında davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır. Duruşma günü celseye katılma imkânı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir. O hâlde duruşma tayin edilerek, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan yalnız biri duruşmaya katılırsa gelmeyen tarafın geçerli mazeret gönderip göndermediği, gerekli masrafın karşılanıp karşılanmadığı incelenerek; gelen tarafın bu mazeret dilekçesine karşı beyanına göre, dosyanın işlemden kaldırılmasına ya da kaldırılmamasına karar verilecektir. Anılan hususların uygulanabilmesi için, her şeyden önce tarafların usulüne uygun davet edilmiş olmaları gerekmektedir.
Somut olayda davacı-borçlu vekili tarafından 26.06.2014 tarihinde takip edilmeyen davanın (itirazın) işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve dava (itiraz) bir kez yenilenmiştir. Bu kez 23.10.2014 tarihli celsede mahkemece “Taraf vekillerinin mazeretlerinin kabulü ile duruşma günü uyaptan öğrenmelerine” şeklinde karar verilmiş ve yeni duruşma günü 31.10.2014 tarihine bırakılmış, davacı-borçlu vekili 31.10.2014 tarihli celseye katılmamış, davalı-alacaklı vekilinin de davayı takip etmediğini bildirmesi üzerine davanın açılmamış sayılmasına dair hüküm kurulmuştur.
6100 sayılı HMK’nın uygulama alanını adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde tutulacak kayıtlar ile yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesi ve bu işlemlerde UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkartılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 52. maddesi gereğince tebligat işlemleri 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanunu uyarınca çıkarılan yönetmeliğe göre fiziki ya da elektronik ortamda yapılacaktır. Elektronik tebligat usulünün düzenlendiği Tebligat Kanunu’nun 7/A maddesindeki düzenleme ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği hükümleri de dâhil olmak üzere, Tebligat Kanunu ve çıkarılan Tebligat Yönetmeliği hükümleri incelendiğinde, duruşma gününün UYAP’tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir. O hâlde mahkemece davacı-borçlu vekilinin mazereti kabul edildiğine göre, yeni duruşma gün ve saatinin davacı-borçlu vekiline usulüne uygun davetiye ile bildirilmesi gerekmektedir.
Hâl böyle olunca mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı-borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.