TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNDEKİ DİSİPLİN HÜKÜMLERİNE UYMAMA, FESHİ GEÇERSİZ KILMAZ
T.C.
Yargıtay
9. Hukuk Dairesi
2009/44819 E.
2010/5302 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili davalı işyerinde sendika üyesi olarak Toplu İş Sözleşmesi kapsamında çalışan davacının, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, davalı işverenin iş sözleşmesinin feshine ilişkin işleminin iptaline ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, davacının iş sözleşmesi yanı tarihte ve aynı nedenle feshedilen diğer işçi ile birlikte ve diğer işçinin kendisini tehdit etmesi sureti ile 13.05.2009 tarihinde saat 12.00-13.00 arasında güvenlik kameralarına göre Belediye Başkan-Sekreter odası giriş kapısına gelerek kapıya ve yere bir şeyler sürdüğünü, elinde bulunan pet şişe ile yerlere sıvı döktüğünün tespit edildiğini, izinli olduğu halde binanın çeşitli katlarında özellikle güvenlik açısından girmemesi gereken yerlere girdiğini, iş sözleşmesinin Disiplin Kurulu kararı ile doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışı nedeni ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II.b ve d maddeleri ile Toplu İş Sözleşmesinin Ceza Cetvelinin 24. Maddesi uyarınca haklı olarak feshedildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davranışının haklı veya geçerli nedene dayanıp dayanmadığı üzerinde herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, disiplin kurulunun toplantı yapılan 22.05.2009 tarihinden bir gün önce toplantıya çağrıldığı, TİS hükmündeki 5 günlük çağrı süresin uyulmadığı, ihraç kararının TİS’in 59. Maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile davalı tarafından iş sözleşmesinin feshine ilişkin kararın kaldırılmasına ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Karar işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretine karar verilmemesi nedeni ile davacı vekili, cevap nedenleri ve eksik inceleme yapıldığı gerekçesi ile de davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUMK’un 76. Maddesi uyarınca, olayları açıklamak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir. Somut uyuşmazlığın normatif dayanaklarını, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleri 19,20 ve 21. Madde oluşturmaktadır. Bu maddeler kapsamında istemin feshin geçersizliği ve işe iade isteği olduğu açıktır. 4857 sayılı İş Yasası, 18, 19, 20, 21, 22 ve 29 maddeleri ile, bireysel ve toplu işçi çıkarma halinde, işverenin fesih hakkını sınırlayan, bu kapsamda iş güven¬cesine ilişkin hükümlere yer vermiş bulunmaktadır.
4857 Sayılı İş Kanunu 18. ve devamı maddeleri uyarınca, iş güvencesinin kapsamına giren işçinin sözleşmesini, süreli fesih bildirimiyle fesheden işveren, geçerli bir nedene dayanmak zorundadır. İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde neden gösterilmediği veya gösterilen nedenin geçerli olmadığı iddiasıyla fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Mahkeme, geçerli neden gösterilmediğini veya gösterilen nedenin geçerli olmadığını tespit ettiği takdirde feshin geçersizliğine karar verecektir. 21. Madde uyarınca da feshin geçersizliğine karar verildiğinde işveren işçiyi başvurusu üzerine bir ay içinde işe başlatmak veya işe başlatmaz ise en az dört, en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemek zorundadır. Feshin geçersiz olduğunun tespiti, aynı zamanda temerrüde düşen işverenin sözleşme gereği işçiyi çalıştırma yükümlülüğü bulunduğunun tespitidir. Ancak yasa, işverene seçimlik hak tanıyarak, işçiyi çalıştırma veya maktu bir tazminat ödeyerek sözleşmeyi sona erdirme olanağı tanımaktadır. Ayrıca aynı maddeye göre feshin geçersizliğine karar verildiğinde işveren işçiyi başvurusu üzerine bir ay içinde işe başlatmak veya işe başlatmaz ise en az dört, en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemek zorundadır. Feshin geçersiz olduğunun tespiti, aynı zamanda temerrüde düşen işverenin sözleşme gereği işçiyi çalıştırma yükümlülüğü bulunduğunun tespitidir.
İşe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre için ücret ve diğer hakların ödenmesi, feshin geçersizliğine bağlı ikincil sonuçlardır. Talep olmasa da mahkemece dikkate alınması gerekir. Ayrıca feshin geçersizliği istemi tespit niteliğinde olduğundan, işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre için ücret ve diğer hakların miktar belirtilmeksizin, hüküm altına alınması ve ödenmesi gerektiğinin tespiti ile yetinilmesi gerekir. (Dairemizin 02.06.2008 gün ve 2007/38659 Esas, 2008/13502 Karar sayılı ilamı).
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması rizikosundan kaçınmaktır. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih nedeninden de bahsedilemez.
İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin II’nci bendinin (d) fıkrasına göre, işçinin işverene, ailesine veya işverenin diğer bir işçisine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene, aile üyelerinden birine veya diğer bir işçisine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Böyle durumlarda işçi, anayasanın 25 ve 26’ncı maddesi ile güvence altına alınmış düşünceyi açıklama özgürlüğüne dayanamaz. Buna karşılık işçinin bu ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarfettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Sadece işverene karşı değil, işveren temsilcisine karşı yöneltilen ve haklı feshi gerektirecek ağırlıkta olmayan aleyhe sözler geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. İşçinin, işverenin başka bir işçisine sataşması 25/II, d hükmü uyarınca haklı fesih nedeni sayılmıştır. Sataşma niteliğinde olmadığı sürece, diğer işçilerle devamlı ve gereksiz tartışmaya girişmek, iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermek geçerli fesih nedenidir(Dairemizin 26.05.2008 gün ve 2007/37481 Esas, 2008/12505 Karar sayılı ilamı).
İş Kanunu’nun 25’inci maddesi kapsamında değerlendirilecek ağır sözleri, işçi, işverenin veya vekilinin tahrikleri sonucu söylemesi, geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Yapıcı ve objektif ölçüler içerisinde belirli bir uzmanlık alanı ile ilgili eleştiri ya da işletmedeki bozukluk ya da uygunsuzluklara ilişkin eleştiri söz konusu olduğunda geçerli fesihten bahsedilemez.
Diğer taraftan Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması gereği Toplu İş Sözleşmesindeki Disiplin hükümlerine uymama, feshi geçersiz kılmaz. İşçinin davranışları işyerinde olumsuzluklara yol açmış ve iş sözleşmesinin devamı işveren açısından önemli ölçüde beklenmez bir hal almış ise feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilmeli ve işe iade istemi reddedilmelidir.
Öncelikle mahkemece hukuki nitelendirmede hata yapılarak, istemin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirilmeden, işyerinde uygulanan Toplu İş Sözleşmesine göre fesih işleminin kaldırılmasına ve davacının işe iadesine karar verilmesi ile kabul göre de feshin geçersizliğine bağlı işe başlatmama ve boşta geçen süre ücretinin belirlenmemesi hatalıdır.
Diğer taraftan yukarda açıklandığı gibi feshin Toplu İş Sözleşmesinin belirlediği Disiplin Hükümlerine aykırı olarak yapılması, feshi geçersiz hale getirmez. Dosya içeriğine göre davacının yıllık izinde iken, iş sözleşmesi aynı tarihte ve aynı nedenle feshedilen diğer bir işçi ile ve bu işçinin tehdidi ile ara dinlenme sırasında işyerinde kimse yok iken davalı Belediye Başkanı ve sekreterine ait makam odası kapısına eli ile bir şeyler sürdüğü, kapı önüne bir şeyler döktüğü savunulmuş, tanık bildirilmiş, fotoğraf ve güvenlik kamera kayıtlarını gösteren CD’ler sunulmuştur. Bu olayın basında Belediye Başkanı kapısına domuz büyüsü olarak yansıdığı ve “Domuz büyüsü yargıya taşındı” başlığı ile haberler sunulduğu anlaşılmaktadır. Davacının Disiplin Kurulu tarafından alınan savunmasında bu olayları doğruladığı, diğer işçinin tehdidi ile yaptığını kabul ettiği, ancak dava açarken işverenin baskısı ile bu dilekçeyi yazdığını, diğer işçinin arkadaşı olduğunu, kabul etmediğini belirtmiştir.
Mahkemece davacının savunması ve bu savunmasının irade fesadına uğrayıp uğramadığı üzerinde durulmamış, davalının bildirdiği tanıklar dinlenmemiş, CD çözümleri yapılmamış, fotoğraf değerlendirilmemiştir. Tanık anlatımları, CD çözümleri ve diğer belgelerle davalı işvereni temsil eden Belediye Başkanı kapısına bir takım sıvı şeyler sürülmesi, kapısı önüne sıvı dökülmesinin sabit olması halinde olayın basına da domuz büyüsü olarak yansıması karşısında, bu tür davranışların işveren ve temsilcisinin haysiyetini kırıcı, itibarını zedeleyici ve sonuç olarak sataşma niteliğinde olacağı kaçınılmazdır. Bu durumda davacının davranışlarının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı, iş ilişkisinin işveren açısından önemli ölçüde devamının beklenmez bir hal alacağı kuşkusuzdur. Bu olguların tespiti halinde feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilmeli ve istem reddedilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 1.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.