TÜKETİCİ KREDİLERİNDE ASIL BORÇLUYA İCRA TAKİBİ YAPILMADAN KEFİLDEN BORCUN ÖDENMESİNİN İSTENEMEYECEĞİ

TÜKETİCİ KREDİLERİNDE ASIL BORÇLUYA İCRA TAKİBİ YAPILMADAN KEFİLDEN BORCUN ÖDENMESİNİN İSTENEMEYECEĞİ

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

2016/5301 E.

2018/10235 K.

05.11.2018 T.

Özet: Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’nın 10. maddesinin 3. fıkrası “Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez” düzenlemesini getirmiştir. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup, emredici hükümlerin mahkemece re’sen dikkate alınması zorunludur. Bu yasal düzenleme doğrultusunda davalı bankanın, ancak asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takibin semeresiz kaldığı sabit olursa kefillerden borcun ifasını istemesi mümkündür.Davalı Banka davacı kefil hakkında icra takip tarihi itibarıyla icra takibi başlatmakta haksız olup, haksız takibe dayalı olarak davalı bankaca davacıdan tahsil edilmiş bir bedel bulunmaktadır. Hal böyle olunca; kefilin borçlu olmadığı halde ödemiş olduğu miktarın da şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda inceleme yapılmadan ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

MAHKEMESİ : … 9. Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R
Davacı, asıl kredi borçlusunun davalı Banka’dan kullanmış olduğu bireysel krediye kefil olduğunu, asıl borçlunun kredi borcunu ödememesi nedeniyle hakkında icra takibi başlatıldığını ve bir kısım ödemelerde bulunduğunu, asıl borçluya yapılan takibin semeresiz kalma şartına uyulmadığını, bu hususun tüketicikanununa aykırı olduğunu, icra dosyasında borçlu olma şartlarının gerçekleşmediğini belirterek, … 11. İcra Müdürlüğünün 2013/1827 esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) haksız kesilen 100,00-TL‘nin iadesine ayrıca haksız yapılan icra takibi dolayısıyla % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasanın 10.maddesinin 3.fıkrası “Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez” düzenlemesini getirmiştir. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup, emredici hükümlerin mahkemece re’sen dikkate alınması zorunludur. Bu yasal düzenleme doğrultusunda davalı bankanın, ancak asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takibin semeresiz kaldığı sabit olursa kefillerden borcun ifasını istemesi mümkündür.
Somut olayda davalı alacaklı, kefil olan davacıya karşı icra takibine girişmiş, asıl borçluya başvurulmadan kefilden borcun ifası istenmiştir. Davalı Banka davacı kefil hakkında icra takip tarihi itibarıyla icra takibi başlatmakta haksız olup, haksız takibe dayalı olarak davalı bankaca davacıdan tahsil edilmiş bir bedel bulunmaktadır. Hal böyle olunca; kefilin borçlu olmadığı halde ödemiş olduğu miktarın da şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda inceleme yapılmadan ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.