TÜKETİCİ KREDİSİ KULLANAN VE VEFAT EDEN ŞAHIS LEHİNE HAYAT SİGORTASI YAPMA SORUMLULUĞU BANKADADIR
T.C.
Yargıtay
13. Hukuk Dairesi
2017/9062 E.
2019/6518 K.
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili avukat … ile davalı …Ş. vekili avukat …’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacılar, murisleri tarafından davalı bankadan kullanılan konut kredisi sırasında ve ödeme müddeti içerisinde kredi sözleşmesi ve sigorta taahhütnamesi ile yetkilendirildiğini halde davalının sorumluluğunu yerine getirmeyerek hayat sigortası yaptırmadığını, bu nedenle ölüm sonrası bankaya ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, davalı banka tarafından, sözleşme tarihi ve takip eden yıllarda, kredi borçlusu adına hayat sigortası yerine ferdi kaza sigortası yaptırılıp sigorta primlerinin de tahsil edildiğini, bu şekilde mağduriyete neden olunduğunu ileri sürerek; kredi borcu olarak ödemek zorunda kaldıkları 5.000,00 TL’nin tahsiline, bakiye kredi borcu için borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı sözleşme tarihi itibariyle sigorta yaptırma zorunluluklarının olmadığını, tüketicinin tercihi ile sigorta yapılmadığını savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, hayat sigortası yapılmaması nedeniyle bankanın sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, konut kredisinin ödemelerinin devamı sırasında murisin ölümü üzerine mirasçıları tarafından açılan kredi borcundan sorumlu olmadıklarının tespiti ile ödenen miktarın iadesi isteğine ilişkin olup, davalı bankanın kredi sözleşmesi ve taahhütname hükümlerine göre yaptırması gereken hayat sigortasını yaptırmadığı iddiasına dayanılmıştır. Mahkemece, sözleşme ve taahhütnamedeki hükümlerin sigorta yapılması konusunda kredi borçlusunu da yükümlü kıldığı, borçlu tarafından 6 yıl süresince sigorta yaptırılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar murisi ile davalı banka arasında 14.12.2005 tarihli 240 ay vadeli, 65.000,00 TL tutarlı konut kredisi sözleşmesi imzalandığı, kredi kullananın ödemeler devam ederken 16.12.2011 tarihinde öldüğü, ölüm tarihi itibariyle kredinin bir miktarlık kısmının mirasçı davacılar tarafından ödendiği hususu çekişmesizdir. Davacılar, davalı bankanın kredi verilmesi ve devamında hayat sigortası yaptırmamakla kusurlu davranması nedeniyle borçtan sorumlu tutulamayacaklarını ileri sürmüş, davalı ise sigorta yaptırmanın tüketicinin tercih ve yükümlülüğü olduğunu, kendilerine yüklenebilecek sorumluluk bulunmadığını savunmuşlardır.
İhtiyari hayat sigortası, konut kredilerinde kredi kullanan tüketici için garanti teşkil ettiği kadar, ödemelerin sözleşmeye uygun tamamlanması beklentisi içinde olan kredi veren kuruluşların da menfaatinedir. Somut olayda, hayat sigortası ile ilgili olarak davacılar murisi ve davalı banka arasındaki kredi sözleşmelerinin hükümleri önem arz etmektedir.
14.12.2005 tarihli konut kredisi sözleşmesinin, Teminatlar başlıklı 9.5 maddesine göre, “Banka … … Banka olacak şekilde, dilediği bedel, şart ve müddetle ve sigorta primi ve masrafları müşteriye ait olmak üzere sigorta ettirebilir. … Sigorta tazminatı rehin kapsamında olup, ödenmesi doğrudan Banka’ya yapılacaktır. Müşteri Bankaca yaptırılacak sigortaların prim vs giderlerinin kendisi tarafından ödeneceğini kabul eder. … Müşteri, açılan Kredi sebebiyle Banka’nın uygun göreceği bedel ve şartlarda ferdi kaza sigortası, hayat sigortası yaptıracağını önceden yapılmış bir ferdi kaza sigortası, hayat sigortası bulunması halinde ilgili sigorta poliçesinde Banka’nın dain ve mürtehin olarak gösterilmesi yönünde gerekli değişiklik yapılarak poliçeyi Banka’ya teslim edeceğini, … vefat halinde mezkür sigorta sonucu ödenecek tazminattan o tarihte Banka’ya olan borcun mahsubundan sonra kalacak meblağın mirasçılarına ödenmesini beyan, kabul ve taahhüt eder.”. Keza, Sigorta Taahhütnamesine göre de ” … Bu çerçevede, … A.Ş.’nin adıma, all risk kapsamında (bütün riskleri kapsayan) ve daini mürtehini … A.Ş. olmak üzere, yaptırcağı, ya da bedelini ödeyeceği kasko/konut paket/ferdi kaza/hayat sigorta poliçesinin/ poliçelerinin prim tutarlarını, ferilerinin derhal tarafımdan ödeneceğini, … poliçelerini yaptırmadığım taktirde … A.Ş.’nin adıma all risk kapsamında ve daini mürtehini … A.Ş. olmak üzere yukarıda anılan tüm sigortaları, adıma, dilediği sigorta şirketinden dilediği, bedel, şart ve müddetle yaptırmak hak ve yetkisine sahip bulunduğunu, yaptırılan kasko/konut paket/ferdi kaza/hayat sigorta poliçesini kabul edeceğimi ve her türlü sigorta primleri ile ferilerinin ödeyeceğimi, … iş bu yükümlülüklerimi yerine getirmediğim taktirde bakiye kredi borcumun herhangi bir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın muaccel hale geleceğini, kredi sözleşmesi, sözleşme hükümlerinin aynen geçerli olduğunu işbu taahhütname ve imzaladığım kredi sözleşmesi/sözleşmelerin ilgili maddeleri gereğince, kayıtsız şartsız gayrikabili rücu kabul, beyan ve taahhüt ederim.”
Dava konusu uyuşmazlıkta kredi ilişkisinin başından itibaren sigorta yapılmadığı sabittir. Hayatın olağan akışına göre kredi kullanan tüketici konut veya hayat sigortası olup olmadığını, yenilenip yenilenmediğini kendisi takip etmelidir. Ancak kredi veren kuruluş da basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü ve mevzuat hükümleri doğrultusunda bu hususta tüketiciyi bilgilendirmelidir. Kaldı ki, taraflar arasındaki sözleşmenin ve taahhütnamenin sigortaya ilişkin açıklanan hükümleri, sigorta yaptırılmak istenmese dahi bankanın re’sen sigorta işlemlerini yapıp masraflarını da herhangi bir ihtara gerek olmaksızın kredi kullananın hesaplarından çekme yetkisi vermekle, bankanın yetkisi kadar sorumluluğunu da arttırmaktadır. Kredi kullanan davacılar murisinin sözleşmeden yaklaşık 6 yıl kadar sonra vefat etmiş olduğu da dikkate alındığında tarafların kredinin yapılmamasında müterafık kusurlu olup olmadıkları değerlendirilmek ve varsa kusurlarına göre, bu kapsamda dosyanın konusunun uzmanı bilirkişiye tevdii ile varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.