ÜLKESİNE İADE EDİLMESİ HALİNDE BASKI VE ZULÜM GÖRME TEHLİKESİ ALTINDA BULUNAN YABANCININ SINIR DIŞI EDİLMESİ HUKUKA AYKIRIDIR
T.C.
DANIŞTAY
10. DAİRE
2009/8048 E.
30.6.2010 T.
• SIĞINMA BAŞVURUSUNUN REDDEDİLMESİ ( İçişleri Bakanlığı Uygulama Talimatı İle İltica ve Sığınmaya İlişkin Yönetmeliğin Kapsamının Aşıldığı - Talimatta Sığınma Başvurusunda Bulunanların Haklarını Doğrudan İlgilendiren Düzenlemeler Bulunduğu )
• İÇİŞLERİ BAKANLIĞI TALİMATI İLE YÖNETMELİĞİN AŞILMASI ( İltica ve Sığınma Yönetmeliğinin Kapsamının Aşılarak Sığınma Başvurusunda Bulunanların Haklarını Doğrudan İlgilendiren Düzenlemeler Yapılmasının Hukuka Aykırı Olduğu )
• UYGUR KÖKENLİ KİŞİNİN ÇİN'E İADESİ ( Cenevre Sözleşmesi Uyarınca Davacının Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine Yaptığı İltica Başvurusu Sonuçlanana Kadar Sığınma Talebinin Kabul Edileceği )
• İLTİCA BAŞVURUSU ( Cenevre Sözleşmesi Uyarınca Davacının Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine Yaptığı İltica Başvurusu Sonuçlanana Kadar Sığınma Talebinin Kabul Edileceği )
Türkiye'ye İltica Eden veya Başka Bir Ülkeye İltica Etmek Üzere Türkiye'den İkamet İzni Talep Eden Münferit Yabancılar ile Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza Gelen Yabancılara ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik/m.3
Cenevre Sözleşmesi/m.33
ÖZET : Dava, Çin Halk Cumhuriyeti ( Uygur Özerk Bölgesi ) uyruklu olan davacı tarafından, sığınma başvurusunun reddedilerek sınırdışı edilmesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü'nün ile işlemin dayanağı olan İçişleri Bakanlığı'nın 22.06.2009 tarih ve 57 sayılı Uygulama Talimatının ( Genelge ) Temel İlkeler Bölümünün Başvuru Sahibinin Bilgilendirilmesi başlıklı kısmının, avukat aracılığıyla takip edilen başvurular için bilgilendirmenin avukata yapılması yolunda herhangi bir kurala yer verilmemesi yönünden, ayrıca 12. ve 13. maddelerinin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır. Cenevre Sözleşmesine dayanılarak iltica ve sığınma taleplerine ilişkin usul ve esasların İltica-Sığınma Yönetmeliği ile belirlenmiş olmasına karşın, 57 sayılı Uygulama Talimatının dava konusu hükümleri ile Yönetmeliğin kapsamının aşılarak, iltica ve sığınma başvurusunda bulunanların haklarını doğrudan ilgilendiren kurallara yer verilmiş olup; bu nedenle Uygulama Talimatının dava konusu hükümlerinde üst hukuk normlarına uyarlık bulunmamaktadır. Uygur kökenli Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşı olan ve Çin Devletinin Uygur Türklerine yönelik baskısından kurtulmak amacıyla Türkiye'ye geldiğini iddia eden davacının, ülkesine iade edilmesi halinde baskı ve zulüm görme tehlikesi altında bulunması nedeniyle, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine yaptığı iltica başvurusu sonuçlanana kadar Cenevre Sözleşmesi uyarınca üçüncü bir ülkeye gitmek üzere sığınma talebinin kabul edilmesi gerekir.
İstemin Özeti : Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, ara kararı cevabı alındıktan sonra yeniden incelenmesine karar verilen yürütmenin durdurulması istemi, cevabın geldiği görülmekle yeniden incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, Çin Halk Cumhuriyeti ( Uygur Özerk Bölgesi ) uyruklu olan davacı tarafından, sığınma başvurusunun reddedilerek sınırdışı edilmesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 29.4.2009 tarih ve 77349 sayılı işlemi ile işlemin dayanağı olan İçişleri Bakanlığı'nın 22.6.2009 tarih ve 57 sayılı Uygulama Talimatının ( Genelge ) Temel İlkeler Bölümünün Başvuru Sahibinin Bilgilendirilmesi başlıklı kısmının, avukat aracılığıyla takip edilen başvurular için bilgilendirmenin avukata yapılması yolunda herhangi bir kurala yer verilmemesi yönünden, ayrıca 12. ve 13. maddelerinin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır.
Davanın İçişleri Bakanlığı'nın 22.06.2009 tarih ve 57 sayılı Uygulama Talimatının ( Genelge ) 12. ve 13. maddelerine ilişkin kısmının incelenmesi;
29.08.1961 tarih ve 359 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme ve Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1967 Protokolü'nün 1. maddesi uyarınca bu Sözleşmenin; ırkı, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle takibata uğrayacağından haklı olarak korktuğu için vatandaşı olduğu ülke dışında bulunan ve vatandaşı olduğu ülkenin himayesinden istifade edemeyen veya korkudan dolayı istifade etmek istemeyen ya da uyruğu yoksa ve önceden ikamet ettiği ülke dışında bulunuyorsa oraya dönmeyen veya korkusundan dolayı dönmek istemeyen her şahsa uygulanacağı kuralı öngörülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Sözleşme'nin 1. maddesine çekince koyarak, yalnızca Avrupa'dan gelenlere mülteci statüsü tanımakta olup; Avrupa dışından gelenlere ise sığınmacı statüsü tanımaktadır.
Aynı Sözleşmenin 3. maddesi ile bu Sözleşme hükümlerini mültecilere, ırk, din veya geldikleri ülke bakımından ayırım yapmadan uygulama yükümlülüğü taraf devletlere verilmiş; 12. madde ile her mültecinin hukuki statüsünün, daimi ikametgahının bulunduğu ülkenin yasalarına veya eğer daimi ikametgahı yoksa, bulunduğu ülkenin yasalarına tabi olduğu; 31. maddesinde, taraf devletlerin, hayatlarının veya özgürlüklerinin, 1. maddede gösterilen şekilde tehdit altında bulunduğu bir ülkeden doğruca gelerek izinsizce kendi topraklarına giren veya bu topraklarda bulunan mültecilere, gecikmeden yetkili makamlara başvurarak yasadışı girişlerinin veya bulunuşlarının geçerli nedenlerini göstermeleri koşuluyla, yasadışı yollardan girişleri veya bulunuşlarından dolayı ceza vermeyecekleri, bu mültecilerin hareketlerine gerekli olanların dışında kısıtlama uygulamayacakları ve bu kısıtlamaların ancak, ülkedeki statüleri belirleninceye veya bir başka ülkeye kabulleri sağlanıncaya kadar uygulanacağı, taraf devletlerin, bu mültecilerin diğer bir ülkeye kabullerini sağlamak için makul bir süre ve gerekli bütün kolaylıkları sağlayacağı; 32. maddesinin birinci fıkrasında, taraf devletlerin, ülkelerinde yasal olarak bulunan bir mülteciyi, ulusal güvenlik veya kamu düzeni ile ilgili sebepler dışında sınır dışı edemeyecekleri; 33. maddesinde, hiçbir taraf devletin, bir mülteciyi, ırkı, dini, tâbiiyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatı ya da özgürlüğü tehdit altında olacak ülkelerin sınırlarına, her ne şekilde olursa olsun geri göndermeyeceği veya iade etmeyeceği; 36. maddesinde, taraf devletlerin, işbu Sözleşme'nin uygulanabilmesi amacıyla çıkarabilecekleri yasaları ve yönetmelikleri Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ne bildirecekleri kurala bağlanmıştır.
Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşmenin uygulanması amacıyla 30.11.1994 tarih ve 22127 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Türkiye'ye İltica Eden veya Başka Bir Ülkeye İltica Etmek Üzere Türkiye'den İkamet İzni Talep Eden Münferit Yabancılar ile Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza Gelen Yabancılara ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesinde mülteci, Avrupa'da meydana gelen olaylar sebebiyle ırkı, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle takibata uğrayacağından haklı olarak korktuğu için vatandaşı olduğu ülke dışında bulunan ve vatandaşı olduğu ülkenin himayesinden istifade edemeyen veya korkudan dolayı istifade etmek istemeyen ya da uyruğu yoksa ve önceden ikamet ettiği ülke dışında bulunuyorsa oraya dönmeyen veya korkusundan dolayı dönmek istemeyen yabancıyı; sığınmacı, ırkı, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle takibata uğrayacağından haklı olarak korktuğu için vatandaşı olduğu ülke dışında bulunan ve vatandaşı olduğu ülkenin himayesinden istifade edemeyen veya korkudan dolayı istifade etmek istemeyen ya da uyruğu yoksa ve önceden ikamet ettiği ülke dışında bulunuyorsa oraya dönmeyen veya korkusundan dolayı dönmek istemeyen yabancıyı ifade ettiği hükme bağlanmıştır. Aynı Yönetmeliğin 4. maddesinde, Türkiye'ye iltica eden veya başka bir ülkeye iltica etmek üzere Türkiye'den ikamet izni talep eden yabancılardan Türkiye'ye yasal yollardan gelenler bulundukları yer valiliklerine, yasal olmayan yollardan gelenlerin ise giriş yaptıkları yer valiliklerine gecikmeden müracaat edecekleri, makul olan en kısa süre içerisinde müracaat etmeyenlerin gecikme nedenlerini açıklamak ve bu konuda yetkili makamlarla işbiriiğı yapmak zorunda oldukları; 5. maddesinde, Türkiye'ye iltica eden veya başka bir ülkeye iltica etmek üzere Türkiye'den ikamet izni talep eden münferit yabancıların valiliklerce; kimlikleri tespit edilerek fotoğraf ve parmak izleri alınacağı, 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi gereğince mülakatları yapılacağı, mülakat evrakı ile birlikte mülakatçının görüşü ve 6. maddeye göre verilen yetkiye istinaden başvuru sahibi hakkında verilen kararın İçişleri Bakanlığı'na gönderileceği, İçişleri Bakanlığı'ndan bir talimat gelinceye kadar yabancının, İçişleri Bakanlığı'nca uygun görülecek bir merkez veya misafirhanede barındırılacağı veya İçişleri Bakanlığı'nca gösterilecek bir yerde serbest ikamete tabi tutulacağı, İçişleri Bakanlığı'ndan alınacak talimata göre gerekli diğer işlemlerin yapılacağı; 6. maddesinde ise, Türkiye'ye iltica eden veya başka bir ülkeye iltica etmek üzere Türkiye'den ikamet izni talep eden münferit yabancıların taleplerinin, 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi ile Mültecilerin Hukuki Statüsüne ilişkin 31 Ocak 1967 tarihli Protokol ve bu Yönetmelik gereğince İçişleri Bakanlığı'nca karara bağlanacağı, talebi kabul edilen yabancının, İçişleri Bakanlığı'nca uygun görülecek bir misafirhanede barındırılacağı veya İçişleri Bakanlığı'nca gösterilecek bir yerde serbest ikamet edebileceği, talebi kabul edilmeyen yabancının bu karara karşı 15 gün içerisinde isterse ilgili valiliğe itiraz edebileceği, itiraz süresinin kararın daha hızlı verilebilmesi için gerekli görülen durumlarda İçişleri Bakanlığı'nca daha kısa olarak belirlenebileceği, itirazın, İçişleri Bakanlığınca sonuçlandırılacağı ve nihai kararın yabancıya tebliğ edileceği, itirazları nihai olarak reddedilenlerin durumunun, yabancılarla ilgili genel hükümler çerçevesinde değerlendirileceği, yabancılarla ilgili genel hükümler çerçevesinde de ikamet izni verilmesi uygun görülmeyen yabancılara idarece belirlenen süre içerisinde Türkiye'yi terk etmeleri gerektiğinin bildirileceği, ülkeyi terk etmeyen yabancıların, İçişleri Bakanlığının talimatı üzerine valiliklerce veya doğrudan karar verme yetkisinin valiliklere devredildiği hallerde, valilikler tarafından re'sen Türkiye'den çıkartılacakları; 7. maddesinde ise, İçişleri Bakanlığının, Türkiye'ye iltica eden veya başka bir ülkeye iltica etmek üzere Türkiye'den ikamet izni talep eden münferit yabancılara ilişkin işlemler ile barınma, iaşe, nakil, üçüncü ülkelere kabul, gönüllü geri dönüş, pasaport ve vize temini gibi hususlarda, diğer bakanlık, kurum ve kuruluşlar ile Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Uluslararası Göç Örgütü gibi uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri ile işbirliğinde bulunabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa Birliğine tam üyelik gerçekleşene kadar, İltica ve Göç Ulusal Eylem Planında yer alan taahhütlerin yerine getirilmesi, iltica sistemimizin ve uygulamalarımızın AB müktesebatı ve uygulamalarına paralellik sağlaması, böylece yürütülen işlemlerin hukuki temelinin kuvvetlendirilmesi ve İltica ve Göç Ulusal Eylem Planında ileride iltica alanında oluşturulması öngörülen idari yapılanmanın ve yasal düzenlemenin zemininin oluşturulması amacıyla Cenevre Sözleşmesi ve iltica Yönetmeliği esas alınarak hazırlanan 57 sayılı Uygulama Talimatının Temel İlkeler bölümünün, başvuru sahibinin bilgilendirilmesi kısmında, Uygulama talimatında yer alan usul ve esaslar uyarınca, iltica/sığınma işlemlerinin aşamalarında başvuru sahibinin bilgilendirilmesi gereken ya da kendisine tebliğ yapılması istenen tüm hallerde, başvuranın makul derecede anlayabileceğinin düşünüldüğü bir dilde yazılı ve sözlü bildirimde bulunulacağı belirtilmiş; 12. maddesinde, İçişleri Bakanlığının kararından sonra valiliklerce yapılacak işlemler ve hukuki yardım düzenlenmiş; resen ikamet izni verilmeyecek olan haller 13. maddesinde öngörülmüştür.
Anayasa'nın 124. maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hükme bağlanmıştır.
Tebliğ, genelge ve yönerge gibi düzenleyici işlemler ise: bir yönetmeliğin veya Bakanlar Kurulu Kararının uygulanmasını göstermek amacıyla ve onlara aykırı hükümler içermemek şartıyla yönetmeliklerde veya Bakanlar Kurulu Kararlarında gösterilen usul ve yöntemleri “açıklayıcı” hükümler taşıyan, yeni bir yöntem ve usul getirmeyen ve dayanağı mevzuattaki hükümler dışında yeni bir düzenleme içermeyen genel düzenleyici işlemlerdir.
Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme'nin 36. maddesinde yer alan, taraf devletlerin sözleşmenin uygulanması amacıyla çıkarabilecekleri yasaları ve yönetmelikleri Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ne bildirecekleri yönündeki kuralın, sözleşmenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların öncelikle yasa ile daha sonra da bu yasa uyarınca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği şeklinde anlaşılması gerekmektedir. Buna karşılık Sözleşmenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, yasal düzenleme yapılmaksızın 1994 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren İltica-Sığınma Yönetmeliği ile belirlenmiştir.
Bu durumda, Cenevre Sözleşmesine dayanılarak iltica ve sığınma taleplerine ilişkin usul ve esasların İltica-Sığınma Yönetmeliği ile belirlenmiş olmasına karşın, 57 sayılı Uygulama Talimatının dava konusu hükümleri ile Yönetmeliğin kapsamının aşılarak, iltica ve sığınma başvurusunda bulunanların haklarını doğrudan ilgilendiren kurallara yer verilmiş olup; bu nedenle Uygulama Talimatının dava konusu hükümlerinde üst hukuk normlarına uyarlık bulunmamaktadır.
Davanın davacının sığınma başvurusunun reddedilerek sınırdışı edilmesine ilişkin işleme ilişkin kısmının incelenmesi;
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının Uygur kökenli Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşı olduğu, 20.8.2007 tarihinde yasal olarak Türkiye'ye geldiği, vize süresi dolmasına rağmen ülkeyi terk etmediği, 12.7.2008 tarihinde vize ihlali konumunda güvenlik güçlerince yakalandığı, sınırdışı etme işlemleri sürerken 2008 Pekin Olimpiyat Oyunlarının güvenliği nedeniyle sınırdışı işlemlerinin geçici olarak durdurulduğu, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 18.7.2008 tarih ve 4348 sayılı yazısı ile davacının Doğu Türkistan İslami Hareket Örgütü üyesi olduğu ve Türkiye'de Çin hedeflerine yönelik eylem arayışı içinde olduğunun Çinli yetkililer tarafından belirtildiği hususunun bildirilmesi üzerine 24.7.2008 tarihli Bakanlık oluru ile davacının yurda girmesi yasak kişiler kapsamına alındığı, Pekin Olimpiyat Oyunları sona erdikten sonra davacının sınırdışı edilmesi işlemlerinin yeniden başlatıldığı, bunun üzerine davacı tarafından üçüncü bir ülkeye gitmek üzere sığınma talebinde bulunulduğu, davacının bu talebinin 13.2.2009 tarih ve 34895 sayılı işlemle reddedildiği, bu işleme itiraz edilmesi üzerine davalı idarenin Dışişleri Bakanlığı'ndan görüş istediği, Dışişleri Bakanlığı'nca 18.03.2009 tarih ve 123764 sayılı işlemle davacının sığınmacı statüsü verilmesini gerektirecek şartları taşımadığı yönünde görüş bildirilmesi üzerine davalı idarece dava konusu işlemle itirazın reddedilerek, davacının ülkeden çıkışının yapılmasına karar verildiği, bu arada davacının Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine iltica başvurusunda bulunduğu, Yüksek Komiserlik tarafından, Çin Devletinin Uygur Türklerine karşı baskı uyguladığı hususunun belirtildiği, başvurunun ise henüz sonuçlanmadığı, ayrıca davacının sınırdışı edilmesi kararına karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de başvurduğu, bu başvurunun da henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Uygur kökenli Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşı olan ve Çin Devletinin Uygur Türklerine yönelik baskısından kurtulmak amacıyla Türkiye'ye geldiğini iddia eden davacının, ülkesine iade edilmesi halinde baskı ve zulüm görme tehlikesi altında bulunması nedeniyle, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine yaptığı iltica başvurusu sonuçlanana kadar Cenevre Sözleşmesinin 33. maddesi uyarınca üçüncü bir ülkeye gitmek üzere sığınma talebinin kabul edilmesi gerekirken, davacının sığınma talebinin reddedilerek, sınırdışı edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinde yürütmenin durdurulması için aranılan koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından, 22.6.2009 tarih ve 57 sayılı Uygulama Talimatının ( Genelge ) Temel İlkeler Bölümünün Başvuru Sahibinin Bilgilendirilmesi başlıklı kısmı ile 12. ve 13. maddelerinin ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 29.04.2009 tarih ve 77349 sayılı işleminin yürütülmesinin durdurulmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 7 gün içinde Danıştay idari Dava Daireleri Kurulu'na itiraz edilebileceğinin taraflara duyurulmasına, 30.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.