VASIFLI İŞÇİNİN ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞMASININ HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI OLDUĞU (HUKUK BÜROSU SEKRETERI - İÇ MIMAR - İŞLETME MÜDÜRÜ - ŞOFÖR)

VASIFLI İŞÇİNİN ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞMASININ HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI OLDUĞU (HUKUK BÜROSU SEKRETERI - İÇ MIMAR - İŞLETME MÜDÜRÜ - ŞOFÖR)

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi

2021/5327 E.

2021/9527 K.

BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 5. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 24. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 10.06.2005-28.08.2019 tarihleri arasında hukuk ofisi işyerinde sekreter olarak en son 4.000,00 TL net ücret ile çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından ücretinin aylardır ödenmemesi nedeniyle haklı sebeple feshedildiğini, davacının işyerinde tek çalışan olması nedeniyle yıllık izin kullanamadığını, kendi tuttuğu masraf ajandalarını gerçek ücretin ispatı amacıyla elinde tuttuğunu, işverenin kendisine istifa dilekçesi vermesi halinde alacaklarını ödeyeceğini beyan ettiğini, istifa dilekçesi vermediğini, haklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile yıllık izin ve ücret alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının 10.06.2005 tarihinden itibaren sekreter olarak çalıştığını, işyerinde başka bir çalışan bulunmadığını, son ücretinin asgari ücret olduğunu, 09.09.2019 tarihinden itibaren işe gelmediğini, devamsızlık tutanakları tutulduğunu, ... 6. Noterliğinin 13.09.2019 gün ve 10651 yevmiye nolu ihtanamesi ile iş sözleşmesiinin haklı nedenle feshedildiğini, ücretin ödenmediği iddiasının doğru olmadığını davacının 2019 yılında kredi çekerek araba aldığını, en az üç defa tatile gittiğini, yıllık izinlerini kullandığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu:

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraflar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı gerekçesiyle, taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar yasal süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında davacı işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

İş sözleşmesinin tarafları, ücretin miktarını, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesinde de, işverenin işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise asgari ücretten az olmamak kaydıyla emsal ücreti ödemekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir.

4857 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanunun 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez.

Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasınında yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta primi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır.

Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.

Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek (sendika üyesi olması halinde) sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı, ayrıca Türkiye İstatistik Kurumunun resmi internet sitesindeki "kazanç bilgisi sorgulama" kısmından da faydalanılabileceği göz önüne alınarak emsal ücret araştırması yapılmalı, bu araştırma sonucunda elde edilen verilerle, tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.

Somut uyuşmazlıkta, davacı aylık ücretinin net 4.000,00 TL olduğunu ileri sürmüştür. Davalı asgari ücret ödendiğini savunmuştur. Davacının hukuk ofisinde sekreter, (avukat katibi belgesi mevcut) olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili, davacıya ödenen aylık ücretin ispatı yönünde davacının kendi tuttuğu ve işverence kayıtlara esas alınan masraf ajandalarına dayanmış ve masraf ajandaları yargılama sırasında mahkeme kasasına alınmıştır. İşverenin TÜİK verilerine ve davacının işyerinde tuttuğu ajandalara bir itirazı olmadığı aksine işverence davacının masraf ajandalarını ve bazı belgeleri yanında götürdüğü iddia edilerek tutanakla tespiti yaptırılarak Savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu görülmektedir.

Davacı masraf ajandalarını fotokopi şeklinde dosyaya ibraz etmiştir. İncelenen masraf ajandalarında davacıya 2018 yılında 3.500,00 TL net ücret ödendiği, 2019 yılında ise 4.000,00 TL net ücret ödendiği görülmektedir. Davacının 14 yılı aşkın kıdemi, çalıştığı işyerinin büyükşehirde olması ve yaptığı işin vasıflı bir iş olması nedeniyle işin niteliği gereği asgari ücretle çalışması hayatın olağan akışına da uygun düşmemektedir. Tüm bu nedenlerle avukat sekreteri olarak çalışan davacının 3342 kodlu hukuk sekreteri için TÜİK tarafından bildirilen emsal ücretle çalıştığının kabulü dosya içeriğine uygun düşecektir. Davacının hak ve alacakları bu ücret üzerinden hesaplanmalıdır.

Ayrıca taraflarca işyerinde davacının tek çalıştığı, işverenin banka kartlarının davacıda bulunduğu, tanık ... beyanında ücretinin davalı talimatıyla davacı tarafından bankadan çekilerek ödendiği şeklindeki beyanlar gözetildiğinde banka kayıtları ve dosyaya sunulan masraf ajandaları birlikte değerlendirilerek 2019 Mart ayı ve sonrası davacının uhdesinde tuttuğu fazla para olup olmadığı mali müşavir tarafından tespit edilerek fazla para olması halinde ücret alacağından mahsubu gerekmektedir.

Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 25.05.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi

2017/18021 E.

2020/13553 K.

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin sigortalı işçisi olarak Kasım/2012 tarihinden Haziran/2013 tarihi de dahil olmak üzere 2.000.00 TL maaşla çalıştığını, 2013 yılı Şubat, Mart, Nisan, Mayıs aylarına ait maaş alacakları ile Haziran ayına ilişkin 17 günlük maaş alacaklarının ödenmediğini belirterek ücret alacağı talebinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece dosya kapsamı ve aldırılan bilirkişi raporundaki hesaplamalar göre alacağın kısmen kabulüne karar verilmiştir

Temyiz:

Kararı, taraf vekilleri süresinde temyiz etmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Somut olayda, davacı davalı iş yerinde iç mimar olarak çalıştığını iddia etmiştir. Davacıya ait üniversite diploması ve diplomanın Türkiye sınırları içerisinde de geçerliliğini sağlayan denklik evraklarınında dosya içerisine sunulduğu anlaşılmıştır. İşyeri giriş-çıkış bildirgelerinde de davacının iç mimar meslek kodu ile istihdam edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının vasıflı bir çalışan olduğu, iş yerinde iç mimar olarak çalıştırıldığı anlaşılmasına rağmen davacının odaya kaydının olmaması gerekçesi ile asgari ücretle çalıştığının kabul edilmesi yerinde olmamıştır. Bu durumda davacının ücretinin tespitinde dosya arasına alınan emsal ücret araştırması dikkate alınarak davacının aldığı ücret tespit edilmelidir. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozma sebebidir.

Sonuç:

Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek olması halinde ilgililere iadesine, 27/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi

2016/12318 E.

2020/1199 K.

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili; davacının davalı işyerinde 09.04.2013 tarihinde 03.01.2014 tarihinde ücretlerinin ödenmemesi nedeni ile iş akdinin kendileri tarafından feshedildiğini, ücret alacağı, fazla mesai, hafta tatili, izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretine ilişkin alacakların olduğunu ileri sürerek; davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:

Davalı vekili; davacının asgari ücret aldığını taleplerini kabul etmediklerini bu kadar çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yıllık izin hakkı olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davacı ücretinin asgari ücret olarak kabul edilerek ücret alacağının kabulüne, fazla mesai, izin, hafta tatili, genel tatil isteklerinin reddine karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Karar süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2- Davacı işçi davalıya ait işyerinde işletme müdürü olarak yaklaşık 8 ay süre ile çalıştığını ve son ücretinin aylık net 5000 TL olduğunu ileri sürerek davaya konu işçilik alacaklarını talep etmiştir. Davalı savunmasında davacının asgari ücret aldığını beyan etmiştir.
Mahkemece üç ayrı sendikadan ücret araştırması yapılmış, ancak gelen cevabi yazılara itibar edilmeksizin bilirkişi raporunda asgari ücrete göre yapılan hesaplamaya itibar edilerek isteklerin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vasıflı bir eleman olup organizasyon şirketinde işletme müdürü olarak görev yaptığına göre asgari ücretle çalıştığının kabulü isabetli değildir.

Davacı tanıklarının beyanları duyuma dayalı olup, ücret araştırmasına gelen cevaplara göre davacı ücretinin fesih tarihi itibariyle net 2000 TL olduğunun kabulü ile gerekirse ek hesap raporu alınarak isteklerle ilgili hüküm kurulmalıdır.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi

2016/9415 E.

2019/21111 K.

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili; müvekkilinin 01.02.2008-03.09.2012 tarihleri arasında 1.400 TL net ücretle davalı işverenin işyerinde yetkili mağaza sorumlusu olarak çalıştığını, davacının işine sebepsiz olarak son verildiğini iddia ederek kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacı tarafın iddia ve delillerini kabul etmediklerini, davacının iş akdinin izinsiz ve mazeretsiz gelmemesi sonrası tutanak hazırlanarak ve gerekli ihtarat yapılarak işverenlikçe haklı nedenle feshedildiğini, ücretinin iddia edilenden daha düşük olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir

D) Temyiz:

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı işçi davalıya ait işyerinde mağaza sorumlusu olarak çalıştığını ileri sürerek aylık 1.400 TL net ücret aldığı iddiasıyla davaya konu tazminat ve alacaklarını talep etmiştir.

Davalı işveren ücretin bordrolarda yer aldığı üzere 950 TL brüt olduğunu savunmuştur. Mahkemece İstanbul Ticaret Odası’ndan ücret araştırması yapılmış ve asgari ücret alabileceği cevabı üzerine bordrolarda yazılı olan miktar dikkate alınarak isteklerle ilgili hüküm kurulmuştur.

Davacı işçi mağaza sorumlusu olup vasıflı bir işçidir. Asgari ücretin çok az bir miktar üzerinde ödeme yapıldığı savunması karşısında usulüne uygun ücret araştırması yapılarak sonuca gidilmesi gerekir. Salt İstanbul Ticaret Odası’ndan araştırma yapılarak karar verilmesi hatalı olup işçinin çalıştığı dönem, meslek kıdemi ve işyerinin özellikleri de belirtilerek ne kadar ücret alabileceğinin işçi meslek kuruluşları ile sendika üyesi olmadığı da belirtilerek ücretiyle ilgili sendikalardan sorulması ve gelen cevapların dosya kapsamıyla yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak gerçek ücretin tespiti gerekir. Mahkemece eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

F) SONUÇ:

Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi

2017/7955 E.

2017/20925 K.

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının 01.12.2006-22.07.2013 tarihleri arasında davalı işyerinde pres operatörü olarak çalışmakta iken iş akdinin haklı bir neden olmaksızın işverence feshedildiğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarını istemiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak kayıtlardaki ücrete itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı yasal süresi içinde davacı vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

Taraflar arasında tazminat ve alacakların belirlenmesine esas ücret miktarı uyuşmazlık konusudur.

İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunu'nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.

Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.

Somut uyuşmazlıkta, davacı net 1.300,00 TL. ücret aldığını iddia etmiş, davalı ise davayı takip etmemiş ve herhangi bir savunmada bulunmamıştır.

Mahkemece, SGK kayıtlarına itibar edilerek davacının asgari ücretle çalıştığı kabul edilmiş ise de, işyerinde pres operatörü olarak çalışan davacı 6,5 yılı aşkın kıdeme sahiptir. Vasıflı işçi durumunda olan ve uzun süre kıdeme sahip bir işçinin bu ücretle çalıştığının kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle emsal ücret araştırması yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

F) SONUÇ:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11/12/2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi

2015/9028 E.

2017/7261 K.

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı işverene ait iş yerinde 09/09/2009 – 04/04/2012 tarihleri arasında çalıştığını, çalıştığı süre boyunca sigorta ve işsizlik primlerinin asgari ücret üzerinden gösterildiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini, müvekkilinin hakları ödenmediği için Çorlu 3. Noterliği’nin 04/04/2012 tarih ve 2144 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haklı sebeple iş akdini feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ücret alacağı, asgari geçim indirimi alacağı,genel tatil ve dini bayram ücret alacağı, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacağı ve yıllık izin ücreti alacaklarını istemiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının çalışma süresine ilişkin beyanını kabul etmediklerini, 01/10/2009 tarihinde işe başlayıp 13/04/2012 tarihinde kendi isteği ile işten ayrıldığını, davacının çalıştığı süre boyunca fazla çalışma yapmadığını, işe girdiği dönemde kargo uçaklarının yüklenmesi ve takibini yapan davacının fazla çalışma yapmasını gerektirecek bir iş yoğunluğunun olmadığını, davalının ...’daki işyerine uçak inmemesi nedeniyle davacının İstanbul’daki emanet deposunda görevlendirildiğini, hafta tatili çalışması bulunmadığını, bayram ve genel tatillerde çalışma olmadığını, davacının yıllık izin ücretlerinin tamamını kullandığını, davacının asgari geçim indirimi alacağının bulunmadığını savunarak,davanın reddini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece toplanan deliller,tanık beyanları,bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; iş akdinin davacı tarafından 04/04/2012 tarih 02144 yevmiye nolu ihtarname ile, SSK primlerinin ve işsizlik primlerinin eksik tahakkuk ettirilmesi, çalışma dönemine ilişkin bir kısım ücretlerinin, fazla mesai ücretlerinin, asgari geçim indiriminin ödenmemesi nedenleri ile feshedildiği,davacının fesih nedeni olarak gösterilmiş olan alacak kalemlerinden agi alacağının bulunmuş olduğu, davacının iş akdini haklı nedenle feshedilmiş olduğu anlaşılmakla, davacının kıdem tazminatı alacağının bulunduğu, davacı tarafından fazla mesai yapıldığı iddia edilmiş ise de dosya kapsamından fazla mesai alacağı bulunduğu davacı tarafından ispat edilemediği ,tüm dosya kapsamı ve 27/06/2014 tarihli bilirkişi ek raporunun 1.seçeneği dikkate alınarak davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilerek hüküm kurulmuştur.

D) Temyiz:

Kararı davacı temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.

Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.

İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.

4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır. (Yargıtay 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.).

Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran bir durumdur. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır.

Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.

Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.

Somut uyuşmazlıkta davacı işçinin süpervisör olarak davalı iş yerinde çalıştığı sabittir. Süpervisör iş yerinden işi denetleme ve işi kontrol eden üst düzey kişiye denir. Davacının dava dilekçesine ekli eğitim sertifikalarına göre vasıflı eleman olduğu sabittir. Davacı işçinin asgari ücret ile çalıştığının kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır.

Mahkemece yapılacak iş davacı işçinin kıdemi,yaptığı işin niteliği dikkate alınarak,emsal ücret araştırması yapılıp sonucuna göre davacı işçinin ücretinin tespiti ile işçilik alacaklarının hesap edilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalıdır.

F) SONUÇ:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi

2015/8125 E.

2017/4471 K.

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti ve izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı, davalı işyerinde şoför olarak çalışmaya başladığını, iş akdinin işveren tarafından feshedildiğini, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücretinin faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı, cevap vermemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti talebinin kabulüne, fazla mesai ücreti talebinin reddine karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

Davacı işçinin ücreti konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, davacının imzasını içermeyen aylık ücret bordrolarında fazla çalışma tahakkuklara yer verilerek davacının banka hesabına yatan tutar ile uyumlu bir tahakkuka gidilmiştir. Davalı işveren işçinin imzasını içermeyen ve her zaman düzenlenmesi mümkün olan bordrolarla temel ücreti bölmek suretiyle diğer işçilik alacaklarının da ödendiği şeklinde bir uygulama geliştirmiştir. Davacının ücreti net 1.200,00 TL.'dir, fazla çalışma ücreti bu ücret içinde gösterilmiştir. Davacı vasıflı işçidir, asgari ücretle çalışması hayatın olağan akışına aykırı olup, davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti net 1.200,00 TL. ücret üzerinden hesaplanmalı, ayrıca fazla mesai ücretleri de hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Yerel Mahkemece ücretin asgari ücret kabul edilerek alacakların buna göre hesaplanması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

F) SONUÇ:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

9. Hukuk Dairesi

2015/15586 E.

2016/1408 K.

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacının Çalışma Bakanlığı Bölge Müdürlüğüne müracaat ederek, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin ödenmesini talep ettiği, iş teftiş kurulu başkanlığınca düzenlenen ve mahkemeye gönderilen rapor sonucu dava açılmıştır.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının işe geç geldiğini, 8 gün devamsızlık yaptığını, gönderilen ihtarnameye cevap vermediğini, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatı talebinin yerinde olmadığını, yıllık izin ücreti alacaklarının davacıya ödendiğini, fazla mesai uygulamasının söz konusu olmadığını savunarak davanını reddini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davacının başvuru tarihinden sonra, devamsızlık nedeniyle iş akdinin feshedildiği gerekçesiyle devamsızlık iddiasının dinlenemeyeceğinin kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatları taleplerinin kabulüne, yıllık izin ücretinin ödenmesi ve tanık beyanlarına göre fazla mesai ücret alacağının bulunmaması, Bölge Çalışma Müdürlüğüne yaptığı başvuru sırasında ücret alacağı talebinde bulunmaması nedeniyle daha sonra bu alacağı talep edemeyeceği greekçesiyle ücret alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

2- 4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.

Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.

İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.

Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.

Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davacının asgari ücret ile çalıştığı kabul edilmiş ve talepleri asgari ücret üzerinden yapılan hesaba göre hüküm altına alınmıştır. Davacı, davalı işyerinde muhasabe sorumlusu olarak beş yıl çalışmıştır. Bu şekilde vasıflı bir elemanın asgari ücret ile çalışması hayatın olagan akışına aykırı olup emsal ücret araştırması yapılarak davacının gerçek ücreti belirlenerek sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

3- Ayrıca hüküm altına alınan alacakların net mi brüt mü olduğunun hüküm fıkrasında gösterilmemesinin infazda tereddüte yol açacağının düşünülmemesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.