VEKALET SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLI AVUKATLIK ÜCRETİ ORANI İLE BELİRLENİRKEN HANGİ ÖLÇÜMÜN ESAS ALINDIĞININ DA GEREKÇELİ OLMASI ESASTIR
T.C.
Yargıtay
13. Hukuk Dairesi
2017/3976 E.
2020/3812 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, avukat olduğunu, 24.05.2002 tarihinde verilen vekaletname ile Bakanlar Kurulunun Tabi Afet Nedeniyle Gelir Kaybı ve … Belediyelere Yapılacak Yardımlara İlişkin Kararının iptali ve doğan zararın tahsili için 20.12.2002 tarihinde idari yargıda dava açtığını ve 2005 yılında verilen kararla 254.413,06 TL’nın tahsiline karar verildiğini, verilen ilamın 23.02.2006 tarihinde 611.498,06 TL olarak tahsili için icraya koyduğunu, 29.12.2008 tarihinde idare tarafından 695.381,53 TL olarak ödenen paradan 32.859,92 TL icra karşı yan vekalet ücreti ile ayrıca damga vergisi ve icra masrafları düşüldükten sonra kalan 658.246,91 TL üzerinden vekalet ücretine istinaden %10 oranında yani 65.824,69 TL hapis hakkı kullanılarak kalan 592.422,22 TL ve yargılama gideri olan 6.213,00 TL olmak üzere toplam 598.635,22 TL’yi 16.05.2009 tarihinde davalının banka hesabına yatırdığını, aralarında yazılı avukatlık ücret sözleşmesi olmadığını, hem dava hem de icra takibi için %20 vekalet ücreti ödenmesi gerektiğini ileri sürerek; şimdilik 65.824,69 TL’nin, yargılama sırasında sunduğu 01.12.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 101.667,64 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile toplam 101.667,64 TL nin davalı taraftan tahsiline, bu bedelden … 2. Sulh Hukuk mahkemesinin 2009/84 D. İş dosyası gereğince … Adliye Sarayı … Şubesine yatırılan 65.824,69 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ( buna ilişkin neması) ile birlikte, tahsili ile davacıya ödenmesine, bu ödemenin davalı tarafından davacıya iş bu dava ile karar verilen borca mahsuben ödenmiş olacağına, bakiye 35.842,95 TL’ye ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklı ücret talebine ilişkindir. Dairemizin 09.10.2013 tarih ve 2013/11025 Esas 2013/24878 Karar sayılı ilamı ile “…Mahkemece, davacının, davalı lehine açtığı dava ile ilgili karşı yan vekalet ücreti olarak hükmedilen 15.076,52 TL ücreti vekaletini dava dışı idareden … 5. İcra Müdürlüğünün 2006/2324 Esas sayılı takip dosyasında ve icra karşı yan vekalet ücreti olarak 32.859,92 TL’ nin de tahsil ettiği, davacının bu dava da, davalının talep etmeye hakkı olan yasal dava ve takip vekalet ücretini talep ettiği dikkate alınarak dava akdi vekalet ücreti olarak 254.413,06 TL üzerinden, dava tarihi olan 20.12.2012 tarihi itibariyle geçerli olan %5-%15 oran arasında, icra akdi vekalet ücreti olarak takip değeri olan 611.498,06 TL üzerinden, icra takip tarihi olan 23.02.2006 tarihinde geçerli olan %10-%20 oran arasında takdir edilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar gözardı edilerek icra dosyasındaki değeri 676.691,41 TL üzerinden, dava ve icra takip tarihleri itibariyle icra ve dava, akdi ve karşı yan vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden hesaplayan ve bu hesaplama yöntemine göre tahsil edilen 15.076,52 TL ile 65.824,69 TL dışında kalan 32.859,92 TL’yı da hesaplamaya katmayan eksik ve yetersiz 13.10.2010 tarihli bilirkişi ek raporunu esas alarak yazılı şekilde karar verilmiş olması…” gerekçesiyle temyiz eden taraflar yararına hükmün bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuş, bozma sonrasında alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalıyı vekil olarak tesil ettiği dava ve icra takibine konu miktarlar dikkate alınarak, 254.413,06 TL’nin %10’u, 611.498,06 TL’nin ise %15’i üzerinden hesaplama yapılarak karar verilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. Maddesinin dördüncü fıkrasında “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarının incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Bu durumda, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirlenmesi gerekecektir. Ancak %10 ile %20 arasında oran belirlenirken hangi ölçümün esas alındığının da gerekçeli olması esastır. Mahkemece avukatın alacağı ücret belirlenirken, öncelikle işin niteliği, zorluk derecesi, işe harcanan zaman, sarf edilen emek ve işe katkı değeri dikkate alınmalıdır.
Mahkemece alt sınırın üzerinde bir oran belirlenmesi halinde somut dayanaklarının gösterilmesi zorunlu olup; somut olayda mahkemece hangi ölçütlere göre oranların belirlendiği gerekçeli olarak açıklanmamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan hususlar üzerinde durularak yapılacak inceleme ve hesaplama sonucuna göre belirlenecek akdi vekalet ücreti üzerinden hüküm tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/05/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.