VERİLERİ HUKUKA AYKIRI OLARAK VERME VEYA ELE GEÇİRME SUÇU

VERİLERİ HUKUKA AYKIRI OLARAK VERME VEYA ELE GEÇİRME SUÇU

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2020/2622 E.

2022/138 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi

Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirmeye teşebbüs

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirmeye teşebbüs suçundan sanıklar Mahmut ve Cem’in mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanık ... ve sanık ... müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A)Sanık ...’un mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış ve Dairemizce de benimsenen 12.07.1948 tarihli ve 163-121 sayılı, 07.12.1987 tarihli ve 322-588 sayılı, 31.01.2017 tarihli ve 982-29 sayılı, 09.06.2020 tarihli ve 39-272 sayılı, 18.03.2021 tarihli ve 464-123 sayılı kararlarına göre, 23.01.2015 tarihli önceki hükmü temyiz etmeyen ve lehe bozmadan sirayet nedeniyle yararlanan sanık ...’un, bozmadan sonra yeniden kurulan 20.11.2019 tarihli mahkumiyet hükmünü temyiz etme hakkının bulunmaması nedeniyle temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE,
B)Sanık ...’in mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik sanık ... müdafinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;

Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre;

1-Gerekçeli karar başlığında, “14.01.2011” olan suçun işlendiği tarihin “01/01/2010-2011” olarak eksik ve yanlış gösterilmesi, suçun işlendiği zaman diliminin de gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/2-c maddesine uyulmaması,

2-Sanık ... hakkında düzenlenen iddianamede, sanığın banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılmasına teşebbüs suçundan TCK’nın 245/2, 35/2. maddeleri gereğince cezalandırılmasının talep edildiği ve yapılan yargılama sonunda sanığın aynı suçtan mahkumiyetine ilişkin 23.01.2015 tarihli hükmün, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 20.11.2017 tarihli ilamıyla; “...Sanıkların, işlem yapmaya gelen kişilere ait kartların manyetik şerit bilgilerini kopyalamak ve şifrelerini elde etmek için ATM cihazına yerleştirdikleri düzenek ve hafıza kartında herhangi bir bilgi bulunup bulunmadığı araştırılıp, bilgi bulunması halinde eylemlerinin TCK'nın 136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme, bulunmaması halinde ise kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmeye teşebbüs suçunu oluşturacağı gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde aynı Yasanın 245/2. ve 35. maddeleri uyarınca hükümler kurulması…” nedenine dayalı olarak bozulmasına karar verilmesinin ardından, sanığın bozma ilamına karşı beyanlarının alınması için çıkarılan davetiyenin bila tebliğ iade edildiği, sanık müdafiine Yargıtay ilamı ekli davetiye tebliğ edilmesine rağmen sanık müdafinin mazaret dilekçeleri sunarak duruşmaya gelmediği anlaşılmakla; bozma ilamında açıklanan suç ve uygulanması istenen maddeler ile ilgili beyanı alınmayan sanığa suçun hukuki niteliğinin değişmesinden dolayı CMK'nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkında TCK’nın 136/1, 35/2. maddeleri gereğince verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirmeye teşebbüs suçundan yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurularak, sanığın savunma hakkının kısıtlanması,

Kabul ve uygulamaya göre de;

a)Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 20.11.2017 tarihli bozma ilamında, ATM cihazına yerleştirilen düzenek ve hafıza kartında herhangi bir bilgi bulunup bulunmadığının araştırılması istenilmesine rağmen bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, Türkiye ... Bankası A.Ş.' nin 09.10.2018 tarihli; “… Bankamız… Kalp Merkezi Acil Servis giriş kapsısında bulunan ATM’sinde 14.01.2011 tarihinde kopyalama cihazı ile kopyalanan herhangi bir kart bilgilerine rastlanmamıştır…” biçimindeki cevabi yazısı ile yetinilerek, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması,

b) TCK'nın 136/1. maddesinde bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngörülmüş iken, anılan maddede, suç tarihinden sonra ve karar tarihinden önce 06.03.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 4. maddesi ile yapılan değişiklikle ceza miktarının iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş olması karşısında, TCK'nın 7/2. maddesi gereğince, suçun işlendiği zamandaki Kanun ile sonradan yürürlüğe giren Kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun kararın gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm kurulması gerekirken, sanık ... hakkında TCK'nın 136/1. maddesi gereğince takdiren ibaresine dayalı olarak 2 yıl hapis cezası hükmolunması,

Kanuna aykırı olup, sanık ... müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

---

T.C.

Yargıtay

8. Ceza Dairesi

2020/18328 E.

2021/22899 K.

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Sahte banka kartı veya kredi kartı oluşturma, sahte banka veya kredi kartı kullanmak suretiyle yarar sağlama, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Sanıklar ... ve ... hakkında kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi, sanık ... hakkında ise sahte banka veya kredi kartı oluşturma ve sahte banka veya kredi kartının kullanılması suretiyle yarar sağlama suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik şikayetçi ... tarafından yapılan temyiz isteminin incelenmesinde;

5237 sayılı TCK'nın 136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme veya ele geçirmeye teşebbüs suçunun mağduru kural olarak kart bilgilerinin sahibi olan banka müşterileri olduğundan, dosya kapsamındaki banka yazıları, şikayetçinin Türkiye İş Bankası'na hitaben sunduğu harcama itiraz formu içeriği de gözetildiğinde şikayetçi adına çıkartılan banka kartının kopyalanarak sahte kart oluşturulduğu ve ele geçmeyen bu sahte kart ile harcama yapıldığı, bu durumda suçun TCK''nın 245/2. ve 245/3. maddesi kapsamında kalıp mağdurun ilgili banka olan Türkiye İş Bankası olduğu, zararın bankaca karşılanması nedeniyle suçtan doğrudan zarar görmeyen şikayetçinin davaya katılma ve hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığı cihetle müşteki ...'un temyiz isteminin CMUK.nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,

2-Sanık ... hakkında sahte banka veya kredi kartı oluşturma, sahte banka veya kredi kartının kullanılması suretiyle yarar sağlama ve kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık ... müdafii tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sanığın eyleminin mağdur sayısınca TCK.nın 136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme suçunu oluşturacağı ancak aynı ATM cihazındaki kopyalama işlemlerinin tek fiil olarak kabul edilmesi nedeniyle aynı ATM'den kişisel veri olan kart bilgileri ele geçirilen veya devredilen mağdurlar yönünden TCK.nın 43/2. maddesi yollamasıyla 43/1. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden bir kez zincirleme şekilde kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirme suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçların oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, sanık müdafinin, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,sanığın suç işleme kastı ile hareket etmediğine, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme suçunda teşebbüs hükümlerinin değerlendirilmediğine, sanık hakkında teşdiden ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğuna yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,

3-Sanık ... hakkında kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık ... tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Kart kopyalama cihazı içerisinde kopyalanmış kart bilgilerinin tespiti halinde eylemin mağdur sayısınca TCK.nın 136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme suçunu, bulunmaması halinde ise kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmeye teşebbüs suçunu oluşturacağı ancak aynı ATM cihazındaki kopyalama işlemlerinin tek fiil olarak kabul edilmesi nedeniyle aynı ATM'den kişisel veri olan kart bilgileri ele geçirilen veya devredilen mağdurlar yönünden TCK.nın 43/2. maddesi yollamasıyla 43/1. maddesinin uygulanması gerektiği cihetle;

Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; ATM cihazına yerleştirilen kopyalama cihazında kopyalanmış kart bilgilerinin bulunduğuna ya da tespit edildiğine dair bilgi bulunmaması, somut olayda mağdur sayısının birden fazla olduğunun belirlenememesi karşısında; sanığın eyleminin TCK.nın 136/1, 35/2. maddelerinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmeye teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde tamamlanmış suçtan hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.12.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

9. Ceza Dairesi

2021/25583 E.

2021/9647 K.

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Bilişim sistemine girme, tehdit, cinsel taciz, hakaret (sanıklardan ... hakkında mağdureler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ile ...’ye karşı); müstehcenlik, tehdit, cinsel taciz (sanıklardan ... hakkında mağdure ...’ya karşı); bilişim sistemine girme, tehdit, hakaret (mağdure ...’ye karşı); bilişim sistemine girme, cinsel taciz (mağdure ...’ye karşı); bilişim sistemine girme, tehdit (mağdure ...’a karşı); bilişim sistemine girme (mağdureler ..., ... ile ...’e karşı); cinsel taciz (mağdure ...’a karşı)

HÜKÜM : Sanık ...’in atılı suçlardan beraatine, sanık ...’ın, mağdurelerden ...’ya yönelik verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, cinsel taciz, tehdit suçlarından ve diğer mağdureler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ile ...’ye yönelik müsnet suçlardan (mağdure sayısınca) mahkumiyetine
..., ..., ... ile ... vekilleri

İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle başvurunun muhtevası nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:

İddianamedeki sevklere, hükümlerin içeriğine, temyizin kapsamına, Yargıtay Kanununun 14. maddesine, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 23.01.2020 günlü, 2020/1 sayılı iş bölümü kararına ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 09.07.2021 günlü, 31536 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 02.07.2021 tarihli, 211 sayılı kararına göre temyiz incelemesini yapma görevi öngörülen ceza miktarı itibarıyla en ağır cezayı içeren verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan kurulan hüküm yönünden Yargıtay 12. Ceza Dairesine ait bulunduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, esası incelenmeyen dosyanın görevli Daireye gönderilmesine, 06.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2021/4655 E.

2021/8550 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Dosya kapsamına göre; sanığın, adına kayıtlı cep telefonu numarası üzerinden boşanma aşamasında olduğu ve ayrı yaşadığı mağdur eşi adına kayıtlı cep telefonu numarasının son altı aylık arama bilgilerini içeren kişisel veri kapsamında olan HTS kayıtlarının gönderimini sağlaması şeklinde sübutu kabul eyleminin TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş olup;

Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK’nın 136. maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun temel cezasının 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasını gerektirdiği ve sanık hakkında takdiren alt sınırdan temel cezanın belirlendiğinin belirtilmesine rağmen sanık hakkındaki temel cezanın 2 yıl hapis cezası olarak belirlenmesi,

Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 06.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2020/653 E.

2021/8551 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi

Suç : Hakaret, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme

Hakaret suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar ile verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

1- Hakaret suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara karşı yapılan temyiz isteminin incelenmesinde;

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5271 sayılı CMK'nın 231/12. maddesi uyarınca itiraz kanun yoluna tabi bulunduğu, aynı Kanunun 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda mercide yanılmanın başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağı nazara alınarak, sanığın temyiz isteminin, itiraz mahiyetinde değerlendirilmesi suretiyle CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca gereği merciince yapılmak üzere dosyanın incelenmeksizin mahkemesine iadesinin temini için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

2- Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan kurulan hükme karşı yapılan temyiz isteminin incelenmesine gelince;

Dosya kapsamına göre; sanığın, katılanların baş ve yüz kısmını gösteren resmimlerini kopyalayıp aralarında duygusal birliktelik olduğu izlenimi verecek şekilde kendisine ait İP bağlantısı üzerinden facebook adresinden yayınlaması şeklinde sübutu kabul edilen eyleminin TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme suçunu oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin lehe hükümlerin ve takdiri indirim hakkının uygulanmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 06.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2020/2603 E.

2021/7858 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi

Suçlar : 1- Hakaret, 2-Kişilerin huzur ve sükununu bozma, 3-Tehdit,

4-Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme

Hüküm : 1-Hakaret suçundan TCK’nın 125/1, 43, 62, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet,

2-Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan TCK'nın 123/1, 62, 51/3-7-8.maddeleri gereğince mahkumiyet,

3-Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan TCK’nın 136/1, 62, 53/1, 51/3-7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet,

4-Tehdit suçundan TCK’nın 106/1-1.cümle, 43, 62, 51/3-7-8. maddeleri gereğince mahkumiyet,

Hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozma, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve tehdit suçlarından sanığın mahkûmiyetine ilişkin hükümler sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma, hakaret, tehdit ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından açılan kamu davası sonunda yerel mahkemece 25.02.2014 tarihli kararla sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi üzerine katılan vekili tarafından yapılan itiraz üzerine merci Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.03.2014 tarihli kararı ile sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının kaldırıldığı belirlenerek yapılan incelemede:

1-Hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;

Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 Karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar, 5237 sayılı TCK'nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL'ye kadar (2000 TL. Dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL. Dahil) para cezalarının 5320 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu, sanık hakkında hakaret suçundan 16.07.2014 tarihinde verilen 1.860 TL adli para cezasından ibaret mahkumiyet hükmüne karşı suç vasfına ilişkin herhangi bir temyiz istemi de bulunmadığından sanık müdafinin ve katılan vekilinin temyiz istemlerinin 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE;

2-Kişilerin huzur ve sükununu bozma, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve tehdit suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;

1412 sayılı CMUK'un 251. maddesine benzer hükümler içeren 5271 sayılı CMK'nın “Delillerin tartışılması” başlıklı 216. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca katılmış olduğu takdirde son söz mutlaka sanığa verilerek duruşma bitirilecektir. Ceza muhakemesinde sanığın en önemli haklarından biri de savunma hakkı olup, hazır bulunduğu oturumda son söz sanığa verilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracaktır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 31.01.2017 gün ve 59-39; 01.03.2016 gün ve 216-109; 03.03.2015 gün ve 170-20; 03.06.2014 gün ve 1207-309; 29.01.2013 gün ve 1406-30; 28.04.2009 gün ve 77-111; 29.01.2008 gün ve 193-7; 04.12.2007 gün ve 246-261; 25.04.2006 gün ve 3-124; 06.07.2004 gün ve 138-159 sayılı kararlarında açıkça belirtildiği üzere, savunma hakkı ile yakından ilgili olan son sözün sanığa ait bulunduğuna ilişkin usul kuralı emredici nitelikte olup, bu kurala uyulmaması hukuka kesin aykırılık oluşturmaktadır.

Kovuşturmanın sona erdirilip hükmün kurulması ve tefhimine geçilmesinden önce son söz alan tarafın sanık olması gerektiği şeklinde anlaşılması gereken “son sözün sanığa verilmesi” kuralına uyulmaması hali, gerek “savunma hakkının sınırlandırılamayacağı” ilkesine gerek CMK'nın 216. maddesinin üçüncü fıkrasına açık aykırılık teşkil edecek ve bu durum temyiz incelemesi aşamasında hükmün esasına geçilmeden önce bozma nedeni kabul edilecektir.
Açıklanan gerekçelerle yargılamanın sanık ...’in de hazır bulunduğu 16.07.2016 tarihli son oturumunda, önce sanık ...’in, ardından sanık müdafiinin diyecekleri tespit edilip, savunma hakkı ile yakından ilgili bulunan CMK'nın 216/3. madde ve fıkrasına aykırı olarak, son söz alan tarafın sanık ... olması gerektiği gözetilmeksizin, sanık müdafiinin beyanlarıyla yargılama bitirilmek suretiyle hükümlerin kurulması ve tefhim edilmesi,

Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 15.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

---

T.C.

Yargıtay

8. Ceza Dairesi

2020/4113 E.

2021/20067 K.

Bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girme ve orada kalma suçundan sanık ...'ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 243/1, 62/1 ve 52/1-2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ... 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 21/12/2011 tarihli ve 2011/447 esas, 2011/1114 sayılı kararının itiraz edilmeksizin 29/12/2011 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 2016 yılı Aralık ayında işlediği kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanarak, 5237 sayılı Kanun’un 243/1, 62/1 ve 52/1-2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/02/2020 tarihli ve 2020/56 esas, 2020/97 sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;

Dosya kapsamına göre; somut olayda sanığın, müştekinin adına sosyal medya hesabı açarak cinsel içerikli mesajlar ve müştekiye ait ev telefonu numarasını paylaşması şeklinde gerçekleşen eylemin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girme ve orada kalma suçundan ceza tayin edilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 11.05.2020 gün ve 2020/4092 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.06.2020 gün ve KYB/2020-48938 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Dosya kapsamına göre mağdurun adını ve soyadını kullanarak açtığı sahte ... hesabında, mağdura ait telefon numarasını yayımlayan ve mağdur tarafından yazılmış algısı doğuracak cinsel içerikli paylaşımlarda bulunan hükümlü ...’ün eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, ... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.02.2020 gün, 2020/56 Esas, 2020/97 sayılı Kararının CMK.nın 309. maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek üzere BOZULMASINA, müteakip işlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı'na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na tevdiine, 02.11.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2019/10262 E.

2021/7126 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, hakaret
Hükümler : CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve hakaret suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Katılanın, 21.11.2013 tarihli şikayeti üzerine başlatılan adli soruşturma sonunda; sanığın, ayrıldığı kız arkadaşı olan katılana ait Facebook hesabının şifresini değiştirerek, katılanın Facebook hesabına girişini engellediği iddiası ile ilgili sanık hakkında TCK'nın 244/2. maddesinde tanımlanan sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçundan CMK'nın 170. maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmamasından dolayı dava konusu yapılmayan bu eylemle ilgili zamanaşımı süresi içinde dava açılıp hüküm kurulabileceği değerlendirilerek yapılan incelemede:

Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Katılan ...’a yönelik 12.10.2013 tarihinde reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu işlediği iddiasıyla hakkında ayrıca adli soruşturma başlatılan sanık ...’in, katılana ait Facebook hesabına izinsizce giriş yapıp, 19.11.2013 tarihinde, “Yanıyorumm Yardım Edin İtfaiye Hortumu Lazım Bana Ne Kadar Büyük Olursa O Kadar İyi Olur… Numaralarım: 0541… Aramanızı Bekliyorum Hepinizi çok Seviyorum” ibareleri ile birlikte katılanın kullanımındaki cep telefonu numarasını yayımlayarak, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve hakaret suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;

Katılanın, iddiasını destekler nitelikteki şikayete konu 19.11.2013 tarihli paylaşımı gösteren Facebook çıktısı ile kullanımındaki cep telefonu numarasının rızasına aykırı şekilde paylaşılmasından dolayı tanımadığı kişiler tarafından aranıp şikayet tarihi olan 21.11.2013 tarihine kadar rahatsız edildiğini gösteren mesaj tespit tutanağına, sanıkla beraber oldukları dönemde Facebook hesabının şifresini sanığa vermesi nedeniyle sanığın kendisine ait Facebook hesabının şifresini bildiğine dair katılanın iddialarının sanık tarafından da doğrulanmış olmasına, sanığın 23.10.2013 tarihinde katılandan ayrılmasına rağmen şifresini bildiği katılana ait Facebook hesabına 25.10.2013 tarihinde katılandan habersiz giriş yaptığına dair kaçamaklı savunmasına, Facebook hesabının şifresini sadece sanığa verdiğini beyan eden katılanın, kullanımındaki cep telefonu numarasını, huzurunu ve itibarını olumsuz yönde etkileyecek şekilde başkalarının görgüsüne sunmasının, müşterek hayat tecrübeleri ve dosya içeriği nazara alındığında, katılandan beklenen bir davranış biçimi olarak kabul edilemeyecek olmasına göre, mevcut olan delillerin, iddiaya konu eylemi gerçekleştirenin sanık olduğunu açık ve net olarak ortaya koyduğu gözetilerek, katılanın kullanımındaki cep telefonu numarasını, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan Facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde, onun, onur, şeref ve saygınlığını rencide eden ibarelerle beraber hukuka aykırı olarak yayan sanığın eyleminde, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve hakaret suçlarının oluştuğu; ancak, bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan sanığın, TCK'nın 44. maddesi gereğince, daha ağır cezayı gerektiren verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan cezalandırılması, hakaret suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle sanık hakkında beraat kararı verilmesi,

Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 20.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2021/2295 E.

2021/6912 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : CMK’nın 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanması ile; 2863 sayılı Kanunun 74/1, TCK’nın 35/2, 62/1, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm mahalli Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, 2863 sayılı Kanunun 74/1, TCK’nın 35/2, 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. ve 1 fıkrası uyarınca 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına dair Gölhisar Asliye Ceza Mahkemesinin 05/02/2014 tarihli ve 2012/180 esas, 2014/21 karar sayılı kararının 21/03/2014 tarihinde kesinleşmesine müteakip sanığın denetim süresi içinde 04/05/2017 tarihinde TCK’nın 136/1. maddesinde tanımlanan kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediği ve Fethiye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin bu suçtan sanığın mahkumiyetine karar verdiği, hükmün 26/12/2019 tarihinde kesinleştiği ve ihbar üzerine dosya yeniden ele alınarak önceki hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına dair Gölhisar Asliye Ceza Mahkemesinin 23/12/2020 tarihli ve 2020/91 Esas, 2020/289 Karar sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.

Sanığa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem, 2863 sayılı Kanunun 74/1. maddesinde yaptırıma bağlanmış olup, anılan suç 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıllık zamanaşımına tabidir. Dava zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, bu süre 67/4. maddesi uyarınca en fazla yarı oranında uzayacağından, suç tarihi olan 20/02/2006 tarihinden tarihinden itibaren, zamanaşımı durma süresi de hesaba katıldığında, 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık zamanaşımı inceleme tarihinden önce gerçekleşmiş ve 5271 sayılı CMK'nın 223/9. maddesindeki şartların da oluşmadığı anlaşılmakla, sanık hakkındaki hükmün, gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince kamu davasının DÜŞMESİNE, 14/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2021/33 E.

2021/6889 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Hüküm : CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın beraatine ilişkin hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine,

“...1-Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Ege Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü emrinde görevli memur olan sanık ...’in, bazı sanatçılarla siyasetçilerin hemşehrisi olup olmadığını merak edip, ‘Kimlik Paylaşımı Sistemi’ne giriş yaparak, İçişleri Bakanı ile ilgili olarak, 26.12.2013 Perşembe günü saat 11:01:14’te ‘T.C. Kimlik No ile Yerleşim Yeri Bilgisi Sorgulama’ ve aynı gün saat 11:03:01’de ‘T.C. Kimlik No ile Kişi Bilgileri Sorgulama’ işlemlerini gerçekleştirmesi nedeniyle TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın, kurumu tarafından kendisine verilen kullanıcı şifresi ile ‘Kimlik Paylaşımı Sistemi’ne giriş yapıp, keyfi ve usulsüz sorgulama yaparak, İçişleri Bakanı olan katılana ait kişisel veri niteliğindeki nüfus ve adres bilgilerine erişim sağlayıp, katılanın kişisel verilerini okuması nedeniyle üzerine atılı verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun yasal unsurlarının oluştuğu ve mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, dosya kapsamına uygun düşmeyen yetersiz gerekçelerle sanık hakkında beraat hükmü kurulması,
2-Kabul ve uygulamaya göre de: Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, sanık hakkında beraat hükmü kurulurken, uygulanan kanun ve maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. madde ve fıkrasına uyulmaması...” nedenlerine dayalı olarak 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince bozulmasına dair Dairemizin 21.10.2020 tarihli, 2019/578 esas, 2020/5427 karar sayılı ilamının 1 numaralı bölümüne, kişisel verilerin, üzerinde yazılı olduğu belgenin bulunduğu yerden alınması ya da kaydedilmiş haliyle başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, taşınabilir belleğe veya CD'ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi, böylece istenildiğinde tekrar kullanılabilmesi olanağını sağlayan her türlü faaliyet, kişisel verileri “ele geçirme” kapsamında değerlendirilebilir ise de, kişisel verilerin kaydedilmeden önce öğrenilmesi, hafızada tutulan kişisel verilerin başkalarına açıklanması, kişisel verilere salt duyu organları aracılığıyla vakıf olunması, ancak TCK'nın 134/1. madde ve fıkrasının 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebileceğinden, sanığın eyleminin verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturmayacağı ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında bulunduğu dikkate alınarak, hükmün bozulması istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edilmekle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308. maddesine 02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308. maddesine eklenen (3). fıkra uyarınca itiraz konusu değerlendirildi:

02.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308. maddesine eklenen (2) ve (3). fıkra hükümleri uyarınca itiraz konusu değerlendirilip, önceki kararda değişiklik yapılmasını gerektiren herhangi bir nedenin bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.10.2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2021/5276 E.

2021/6883 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Hüküm : CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Dairemizin 21.04.2021 tarihli tevdi kararı uyarınca; süre tutum dilekçesinde gerekçeli kararın tebliğini talep eden katılana gerekçeli kararın tebliğ edildiği ve katılan tarafından gerekçeli temyiz dilekçesi sunulmadığı belirlenerek yapılan incelemede:

Sanık ...’in, katılan ...’a ait T.C. kimlik numarası ile katılanın adı ve soyadı gibi kişisel verilerini kullanıp, Başbakanlık İletişim Merkezi'ne (BİMER'e) elektronik ortamda başvuruda bulunarak, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;

Sanığın, katılana ait kişisel verileri ele geçirip, katılanın kimlik bilgileri ile BİMER'e başvuruda bulunduğuna dair, savunmasının aksine, mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesine dayalı olarak, sanık hakkında CMK’nın 223/2-e madde, fıkra ve bendi gereğince beraat kararı verilmesine ilişkin yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın usul ve yasa hükümlerine aykırı olan kararın bozulması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 13.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2021/1911 E.

2021/6594 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi

Suçlar : Hakaret, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, bilişim sistemine girme, tehdit, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal

Kararlar-Hükümler : 1- Sanık ... hakkında hakaret suçundan TCK’nın 125/2, 125/4, 62/1, 52/2-4, CMK’nın 231/5. maddeleri gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar

2- Sanık ...’ın iddianamede görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu olarak nitelenen eylemi, verileri    hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme kapsamında değerlendirilerek, değişen suç vasfına göre sanık ... hakkında TCK’nın 136/1, 62/1, CMK’nın 231/5. maddeleri gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar

3- Sanık ...’ın bilişim sistemine girme ve tehdit suçlarından CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince ayrı ayrı beraatine ilişkin hükümler

4- Suça sürüklenen çocuk ...’in hakaret, bilişim sistemine girme, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatine ilişkin hükümler

Hakaret ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından sanık ... hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar ile bilişim sistemine girme, tehdit suçlarından sanık ...’ın ve hakaret, bilişim sistemine girme, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından suça sürüklenen çocuk ...’in beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

A) Sanık ... hakkında hakaret ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, CMK'nın 231/12. maddesi uyarınca itiraz kanun yoluna tabi bulunduğu, aynı Kanun’un 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda mercide yanılmanın başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağı, mahkemece kararın temyize değil, itiraza tabi olduğu belirtilip, katılan vekilinin temyiz isteminin, itiraz mahiyetinde değerlendirilmesi için CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca dosyanın merciine gönderildiği ve Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.11.2015 tarihli, 2015/950 değişik iş sayılı kararıyla katılan vekilinin itirazının reddine karar verildiği anlaşılmakla; dosyanın incelenmeksizin mahkemesine iadesinin temini için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

B) Sanık ...’ın bilişim sistemine girme ve tehdit suçlarından beraatine ilişkin hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Sanık ...’ın kız arkadaşı olan suça sürüklenen çocuk ... ile aynı avukatlık bürosunda çalışan mağdur ... arasında uyuşmazlık olduğu dönemde, sanık ...’ın, mağdur ...’e ait facebook hesabı üzerinden, mağdur ...’e yönelik; “...Şunu unutmayın Kader ile çok mutluyuz, onu çok seviyorum, onu üzen her kim olursa olsun ızdırap olurum, sakın bir daha kimse haddi olmayan şeye karışmasın, derdi olan varsa gelsin bana söylesin... umarım mesaj gideceği yere ulaşmıştır” biçiminde mesaj yazmak ve mağdur ...’e ait facebook hesabına giriş yapmak suretiyle bilişim sistemine girme ve tehdit suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;

Şikayet dilekçesinin kapsamı ve ekindeki internet çıktıları ile dosyada mevcut diğer delillere göre; tehdit suçunu oluşturduğu iddia edilen mesajın, sanık ...’ın kız arkadaşı olan suça sürüklenen çocuk ...’e ait facebook hesabındaki paylaşımın altına sanık ...’ın muhatabı belirsiz şekilde yaptığı yorum niteliğinde olması ve sanık ... mağdur ...’e ait facebook hesabı üzerinden değil, kendisinin açtığı facebook hesapları üzerinden paylaşımda bulunmuş olup, sanık ...’ın mağdur ...’e ait facebook hesabına giriş yapmaması nedeniyle sanık ...’a yüklenen bilişim sistemine girme ve tehdit suçlarının yasal unsurlarının oluşmamasından dolayı sanık ... hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmesine ilişkin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiillerin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin yasal olmayan gerekçelerle görevsiz mahkemece beraat kararı verildiğine, suç vasfına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA,

C) Suça sürüklenen çocuk ...’in hakaret, bilişim sistemine girme ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından beraatine ilişkin hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Suça sürüklenen çocuk ...’e isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylemler, TCK'nın 125/2. maddesinde hakaret, TCK’nın 243/1. maddesinde bilişim sistemine girme ve TCK’nın 134/2. maddesinde özel hayatın gizliliğini ihlal başlığı altında yaptırıma bağlanmış olup, TCK'nın 66/1-e maddesi gereğince anılan suçların asli dava zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu; ancak, 01.08.2012 tarihinde işlendiği iddia edilen eylemlerin işlendiği sırada suça sürüklenen çocuğun onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamasından dolayı TCK’nın 66/2. maddesi uyarınca 15-18 yaş grubundaki suça sürüklenen çocuk açısından asli dava zamanaşımı süresinin 5 yıl 4 ay olduğu, TCK’nın 67/4. maddesi göz önünde bulundurulduğunda kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, zamanaşımını kesen en son işlem olan suça sürüklenen çocukla birlikte aynı suçları işlediği iddia olunan sanık ...’ın sorgu ve savunmasının alındığı 19.11.2013 tarihinden itibaren TCK'nın 66/1-e ve 66/2. maddelerinde öngörülen 5 yıl 4 aylık zamanaşımının temyiz inceleme tarihinden önce gerçekleştiği anlaşıldığından, CMK'nın 223/9. maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar da bulunmadığından, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olup, sair yönleri incelenmeksizin hükümlerin gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; suça sürüklenen çocuk hakkındaki davaların TCK'nın 66/1-e, 66/2 ve CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince isteme aykırı olarak ayrı ayrı DÜŞMESİNE, 06.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2020/2426 E.

2021/6589 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
Hüküm : CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat

Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanık ... ile mağdur ... arasında erkek arkadaşı meselesinden kaynaklanan husumet bulunduğu dönemde, sanık ...’in, mağdura ait twitter hesabında mağdur tarafından paylaşılıp, kısa süre sonra kaldırılan ve mağdurun belden yukarısında giysisi olup, bacakları görüntülenen ayna karşısında poz vermiş şekilde çektirdiği fotoğrafını, 26.02.2013 tarihinde, “‘Ahh gonlum kirik ayna’ Ama yaa bu tweettr daha neler gorucek:))))) hahah” ibareleri ile birlikte kendi internet hesabında yayımlayarak, mağdurun yarı çıplak fotoğrafını rızasına aykırı şekilde başkalarının görgüsüne sunup, TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;

Mağdura ait twitter hesabında mağdur tarafından paylaşılan mağdurun poz vermiş şekilde çektirdiği fotoğrafın, mağdurun başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel hayatına ilişkin görüntü olarak kabul edilemeyeceği; ancak, mağdurun özel yaşam alanına ilişkin olmayan kişisel veri niteliğindeki fotoğrafını, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle kendi internet hesabında yayımlayan sanık hakkında, iddianamede tarif edilen eyleminden dolayı TCK'nın 136/1. madde ve fıkrasının uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanındığı da nazara alınıp, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken, “...katılanın bahse konu fotoğrafının herkese açık şekilde sosyal paylaşım sitesindeki sayfasında paylaştığı, katılanın herhangi bir kısıtlama yapmaması nedeniyle bu şekilde paylaştığı fotoğrafının başkaları tarafından görülmesinden ve paylaşılmasından rahatsızlık duymadığı, bu nedenle bahse konu fotoğrafın alınmasının ve yorum yapılmasının yüklenen suçu oluşturmayacağı...” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak yazılı şekilde beraat hükmü kurulması,

Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 06.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2020/853 E.

2021/6596 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi

Suçlar : Şantaj, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal

2- Sanıklar Seval ile Turhan’ın görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatlerine ilişkin hükümler

3- Sanıklar Aydın ile Turhan’ın şantaj suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatlerine ilişkin hükümler

Şantaj suçundan sanık ... hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanıklar Seval ile Turhan’ın ve şantaj suçundan sanıklar Aydın ile Turhan’ın beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

A) Sanık ... hakkında şantaj suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, CMK'nın 231/12. maddesi uyarınca itiraz kanun yoluna tabi bulunduğu, aynı Kanunun 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda mercide yanılmanın başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağı nazara alınarak, katılan vekilinin temyiz isteminin, itiraz mahiyetinde değerlendirilmesi suretiyle CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca gereği merciince yapılmak üzere dosyanın incelenmeksizin mahkemesine iadesinin temini için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

B) Sanıklar Seval ile Turhan hakkında görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Sanıklar hakkında düzenlenen iddianame kapsamına göre; mağdur ...’in resmi nikahlı eşi olan Aydın’dan 2012 yılında boşandığı ve tarafların ortak arkadaşları olan sanık ... ile mağdur ...’in eski eşinin 24.06.2012 tarihinde evlendiği, evlilik sonrası mağdur ... ile sanık ...'ın facebook üzerinden görüşüp, sık sık tartışma yaşadıkları süreçte, mağdura zarar verme ve mağduru eski eşinin gözünden düşürme amacını taşıyan sanık ...'ın, ana-bir ağabeyi olan diğer sanık ...’ı azmettirmek suretiyle sanık ...’ın mağdur ... ile tanışıp gönül birlikteliği yaşamasını istediği, sanık ...’ın da bu maksatla Yağız Barış takma adı altında mağdur ... ile tanıştığı, taraflar arasında gönül birlikteliği ve devamında cinsel ilişki yaşandığı, sanık ...'ın mağdur ... ile cinsel ilişkiye girdiği anı görüntülü olarak kayda aldığı, daha sonra, mağdur ... ile sanık ...'ın facebook üzerinden görüşüp, tartışırlarken, sanık ...'ın, mağdur ...’e; “Senin kimlerle yatıp kalktığını, Yağız isimli bir erkekle neler yaşadığını, kanepeden kanepeye, odadan odaya nasıl ilişkiye girdiğini biliyorum”, “Bu görüntüleri eşine gösterdim, çocuklarına da gösteririm, senin nasıl biri olduğunu anlarlar, benimle uğraşma” şeklinde mesajlar gönderdiği, eski eşi olan mağdur ...’in 26.01.2013 tarihinde kolluğa müracaat ederek, halen resmi nikahlı eşi olan sanık ...’den şikayetçi olması nedeniyle adli soruşturma başlatıldığını öğrenen sanık ...’ın ise 27.01.2013 tarihinde, mağdur ...’in kardeşi olan tanık Oğuz’u telefonla arayıp; “Ablana söyle eşim hakkındaki şikayetini geri alsın, yoksa elimde görüntü kayıtları var, onları mahkemeye sunarım, 28.01.2013 tarihine kadar kendisine süre veriyorum, yoksa görüntüleri polise veririm, çocukları elinden alırım” şeklinde beyanlarda bulunduğu; ayrıca, mağdur ... ile gönül ilişkisi bulunan tanık Hacı’nın öğretmen olarak görev yaptığı okula giden sanık ...’ın, kendisini bu defa Duran Karadayı olarak tanıtıp, mağdurun görüntülerini içeren CD’yi 5.000,00 TL karşılığında adı geçen tanığa teslim ettiği; ancak, tanık Hacı’nın, CD’de yer alan görüntülerin başını izlediği, devamında nahoş görüntülerin çıkabileceğini ve gelecek görüntüleri kaldıramayacağını düşünerek CD’yi kırıp attığı, böylece sanık ...'ın, mağdur ... ile yaşamış olduğu cinsel ilişki anını görüntülü olarak kayda aldığı, bu kayıtları başka kişilerle paylaştığı, görüntülü kayıtlar karşılığında mağdur ...’in gönül ilişkisi yaşadığı tanık Hacı’dan para talep ettiği, bu eylemleri öncesinde sanık ...'ın diğer sanık ...'ı anılan eylemleri icra etmesi için azmettirdiği; zira, sanık ...'ın kendisini mağdur ...’e başka bir isimle (Yağız olarak) tanıtması, mağdur ... ile sanık ... arasındaki facebook yazışmalarında sanık ...'ın mağdur ...’in yaşamış olduğu ilişkiden ve cinsellikten haberdar olduğunu belirtmesi, sanık ...'ın ilişkinin tüm ayrıntılarına vakıf olduğunu bildirmesine rağmen şahsın kardeşi olduğundan bahsetmemesi, sanık ... ile mağdur ... arasında husumetin bulunması, sanık ...'ın bu husumet dolayısıyla intikam alarak mağdur ...’i eski eşinin gözünde düşürmek istemesi, önceden tanışıklığı bulunmayan mağdur ... ile sanık ...'ın ilişkilerinin tesadüf olarak açıklanmasının hayatın olağan akışına uygun olmaması olguları ve özellikle facebook dökümanlarında belirtili diyaloglar dikkate alındığında, sanık ...'ın azmettiren sıfatıyla hareket ettiği iddialarına dayalı olarak, sanık ...’ın TCK’nın 38, 134/2-1 ve TCK’nın 38, 107/1, diğer sanık ...’ın TCK’nın 134/2-1 ve 107/1. maddeleri gereğince görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ve şantaj suçlarından, sanık ...’ın ise TCK’nın 107/1. maddesi gereğince şantaj suçundan ayrı ayrı cezalandırılmaları istemiyle kamu davaları açıldığı olayda;

Sanıklar Seval ile Turhan’a isnat edilen TCK'nın 134/2. maddesindeki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanun'un 139/1. maddesinde yer alan “Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.” şeklindeki düzenleme gereğince şikayete tabi olduğu, mağdur ...’in soruşturma evresindeki 26.01.2013 tarihli ilk ifadesinde olayı ayrıntıları ile anlatıp, ismini Yağız olarak bildiği sanık ...’dan şikayetçi olmadığını; ancak, diğer sanık ...’den şikayetçi olduğunu beyan ettiği, sanık ... hakkında, diğer sanık ... ile görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu iştirak halinde işledikleri kabul edilerek kamu davaları açılması karşısında, eylemin bir bütün olarak değerlendirilerek, şikayetin fail hakkında değil fiil hakkında olup, bütün faillerin tek tek isimlerinin bildirilerek şikayetten vazgeçilmesinin gerekmediği, iştirak halinde işlenen suçtan dolayı şikayetten vazgeçmenin bölünemezliği prensibinden hareketle TCK’nın 73/5. maddesi gereğince sanık ... hakkındaki vazgeçmenin diğer sanık ...’e de sirayet edeceği ve şikayetten vazgeçmeden vazgeçmenin mümkün olmadığı, mağdur ...’in kovuşturma evresinde şikayetçi olup katılma talebinde bulunması üzerine görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da kapsar şekilde verilen katılma kararı anılan suça ilişkin davalar açısından usulsüz olup bu sıfatla hükümleri temyiz hakkı da bulunmadığı anlaşıldığından, katılan ... adına vekili tarafından yapılan temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE,

C) Sanıklar Turhan ve Aydın hakkında şantaj suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;

Sanık ...’ın, ana-bir kardeşi olan sanık ...’ın azmettirmesi sonucu mağdur ... ile tanışıp, mağdurla cinsel ilişkiye girdikleri anı gizlice kaydederek, şantaj suçunda kullanması için görüntü kaydını ana-bir kardeşine verdiğine dair iddiaları kabul etmemesi, facebook adlı sosyal paylaşım sitesinden görüştüğü mağdur ...’e yönelik “Senin kimlerle yatıp kalktığını, Yağız isimli bir erkekle neler yaşadığını, kanepeden kanepeye, odadan odaya nasıl ilişkiye girdiğini biliyorum”, “Bu görüntüleri eşine gösterdim, çocuklarına da gösteririm, senin nasıl biri olduğunu anlarlar, benimle uğraşma” şeklindeki sözleri ile şantaj suçunu işlediği kabul edilen ve hakkında şantaj suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanık ...’ın, ana-bir ağabeyi olan sanık ...’ı, iddianamede açıklanan mağdur ...’e yönelik şantaj suçuna azmettirdiğine dair herhangi bir tanık anlatımı ve başkaca bir delil bulunmaması, sanık ...’ın “Benim, Oğuz’a, ‘Ablanın yattığı ortaya çıkarsa ne de olsa benim çocuklarımın annesi çocuklarımın psikolojileri etkilenir’ sözümün dışında herhangi bir konuşmam olmadı” biçimindeki savunması ile sanık ...’a iddianamede isnat edilen “Ablana söyle eşim hakkındaki şikayetini geri alsın, yoksa elimde görüntü kayıtları var, onları mahkemeye sunarım, 28.01.2013 tarihine kadar kendisine süre veriyorum, yoksa görüntüleri polise veririm, çocukları elinden alırım” biçimindeki konuşmaların kapsamı karşısında, sanıklar Turhan ve Aydın’ın mahkumiyetlerine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmamasından dolayı sanıklar Turhan ve Aydın hakkında şantaj suçundan CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat kararı verilmesine ilişkin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş; tebliğnamedeki yasal gerekçeden yoksun şekilde ve eksik incelemeyle beraat kararı verilmesi nedeniyle sanık ... hakkında şantaj suçundan kurulan beraat hükmünün bozulmasını öneren görüşe iştirak edilmemiştir.

Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanıklar Turhan ve Aydın tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sübuta ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükümlerin kısmen isteme aykırı olarak ONANMASINA, 06.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2021/3664 E.

2021/6591 K.

Mahkemesi :Sulh Ceza Hâkimliği

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma sırasında şüphelinin ifadesinin alınmasına yönelik yakalama emri düzenlenmesine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 05.01.2021 tarihli ve 2019/201686 soruşturma sayılı talebinin reddine dair Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 08.01.2021 tarihli ve 2021/374 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21.01.2021 tarihli ve 2021/804 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.

Dosya kapsamına göre, Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 08.01.2021 tarihli kararı ile şüphelinin ifadesinin alınması için adreste oturup oturmadığına dair çevre araştırmasının yapılmadığından bahisle yakalama talebinin reddine karar verilmiş ise de; dosya arasında yer alan Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı Talimat Bürosunun 08.10.2020 tarihli ve 2020/1594 sayılı yazısı ekindeki 01.10.2020 tarihli tutanaktan şüphelinin bildirilen adresinde bulunamadığının belirtildiği anlaşılmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 98/1. maddesinde yer alan “Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, bulunamayan ve çağrı yapılamayan şüpheli hakkında yakalama emri düzenlenmesi gerektiği cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 23.03.2021 tarihli ve 94660652-105-06-3290-2021-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.05.2021 tarihli ve 2021/48166 sayılı ihbarnamesi ile daireye ihbar ve soruşturma evrakı tevdi kılınmakla;

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

İncelenen dosyada; şikayetçi vekilinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 17.12.2019 tarihli dilekçesi üzerine başlatılan adli soruşturma esnasında, şüpheli ...’ın verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan ifadesinin alınması için Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı Talimat Bürosuna 22.09.2020 tarihli yazının yazıldığı, Çorum Emniyet Müdürlüğü Bahçelievler Polis Merkezi Amirliğinin yazısı ekindeki iki polis memuru imzalı 01.10.2020 tarihli tutanakta yer alan; “Çorum Cumhuriyet Başsavcılığının 22/09/2020 tarih ve 2020/15944 Talimat dosyasına istinaden ifadesi alınması istenilen ...'ın 0530... sayılı numarası polis merkezimize bağlı sabit hattan aranmış telefonu açan olmamış, şahsın annesi olan Hanım SARITAŞ ile 0551... sayılı numarasıyla 01.10.2020 günü polis merkezimize bağlı telefonla yapılan görüşmede oğlu olan ...'ın şu an için İstanbul ilinde olduğu ve açık adresinin nerede olduğunu bilmediğini, şahsın Kale Mahallesi Meram 1.Sokak No:4/6 sayılı adresine gidilmiş ve şahsa ulaşılamamış, şahıs idaremiz dahilinde temin edilemediğinden ifadesinin alınamadığına dair; iş bu tutanak tarafımızdan tanzimle altı birlikte imzalanmıştır. 01.10.2020 saat:10.00” biçimindeki açıklamaların ardından Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı Talimat Bürosu tarafından 08.10.2020 tarihli yazıyla talimatın bila infaz gönderilmesini müteakip, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Bürosunca şüphelinin ifadesinin alınmasına yönelik yakalama emri düzenlenmesi talebinde bulunulması üzerine, Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 08.01.2021 tarihli ve 2021/374 değişik iş sayılı kararı ile “...Her ne kadar şüpheli hakkında yakalama kararı verilmesi talep edilmiş ise de, şüphelinin UYAP sisteminde ‘KALE MAH. MERAM 1. SK. NO:4 İÇ KAPI NO:06 ÇORUM MERKEZ’ olarak mernis kaydının bulunduğu 01/10/2020 tarihli kollukça tutulan tutanak içeriğinden anlaşılacağı üzere şüphelinin adreste oturup oturmadığına dair çevre araştırmasının yapılmadığı...” gerekçesine dayalı olarak, şüphelinin ifadesinin alınmasına yönelik yakalama emri düzenlenmesine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 05.01.2021 tarihli ve 2019/201686 soruşturma sayılı talebinin reddine karar verildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan 13.01.2021 tarihli itirazın da, aynı mahkemece, “...Her ne kadar şüpheli hakkında yakalama kararı verilmesi talep edilmiş ise de, soruşturma dosyasının incelenmesinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı'na şüphelinin ifadesinin alınması için müzekkere yazıldığı, dosya içeriğinde Çorum Emniyet Müdürlüğü Bahçelievler Polis Merkezi Amirliğinin 01/10/2020 tarihli müzekkeresinde şüpheli ...'ın evrakta belirtilen adresten temin edilmediği bildirildiği, ancak dosya kapsamında şüpheli hakkında çevre araştırmasının yapıldığına dair herhangi bir tutanağının bulunmadığı görüldüğünden talebin reddine karar verildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Hakimliğimizin 08/01/2021 tarih ve 2020/374 değişik iş sayılı kararında belirtilen eksikliklerin giderilmeden hakimliğimiz kararına itiraz edildiği görülmekle, Hakimliğimiz kararında düzeltilmesini gerektirir bir husus olmadığından ve itiraz yerinde görülmediğinden itirazın reddine...” gerekçesine dayalı olarak reddedilip, itiraz isteminin değerlendirilmesi için dosyanın merciine gönderildiği ve mercii Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21.01.2021 tarihli ve 2021/804 değişik iş sayılı kararı ile de Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 08.01.2021 tarihli ve 2021/374 değişik iş sayılı kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 98/1. maddesinde; “Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir.” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, çağrı üzerine kasten gelmeyen veya tüm araştırmalara rağmen bulunduğu yerin bilinmemesi ya da hakkındaki soruşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak için saklanması gibi nedenlerle çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, yakalama müzekkeresi verebilecektir.

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada, şüpheli hakkında usulüne uygun çağrı ile şüphelinin mernis adresinde etkili bir soruşturma ve şüphelinin İstanbul’daki tebligata elverişli adresini tespite yönelik yeterli bir araştırma yapılmadan şüphelinin ifadesinin alınmasına yönelik yakalama emri düzenlenmesi talebinde bulunulması nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 05.01.2021 tarihli ve 2019/201686 soruşturma sayılı talebinin reddine dair Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 08.01.2021 tarihli ve 2021/374 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21.01.2021 tarihli ve 2021/804 değişik iş sayılı kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle;

Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden, Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21.01.2021 tarihli ve 2021/804 değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2019/3745 E.

2021/6590 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirmeye teşebbüs

Hükümler : TCK’nın 136/1, 43/1, 35/2, 62, 53/1, 54. maddeleri gereğince sanık ... hakkında 4 kez, sanık ... hakkında 2 kez, sanık ... hakkında 1 kez ayrı ayrı mahkumiyet

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirmeye teşebbüs suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, katılan vekili, sanık ... müdafii, sanıklar... ve ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanık ...’in sorgu ve savunmasının alındığı duruşmanın 22.03.2013 tarihli 1. oturumunda sanık ... müdafii olarak hazır olan Avukat...’ün, duruşmanın 23.05.2013 tarihli 3. oturumunda müdafiilikten istifa etmesine ve aynı oturum hazır bulunan sanık ...’in de “Avukatımın istifasına bir diyeceğim yoktur” demesine rağmen sanık ... ve Avukat....’ün yokluğunda verilen 14.11.2018 tarihli gerekçeli kararın, hem 11.01.2019 tarihinde sanık ...’e hem de 28.11.2018 tarihinde sanık ... müdafii sıfatıyla Avukat...’e tebliğ edilmesi üzerine, adı geçen avukat tarafından sunulan 28.11.2018 tarihli dilekçede, sanık ...’in vekilliğinden istifa ettiği halde gerekçeli kararın kendisine tebliğ edilmesinden dolayı UYAP’ta mevcut vekillik kaydının silinerek gerekçeli kararın sanık ...’e tebliğinin sağlanması talep edilip, sanık ...’in her türlü yasal hakkının korunması amacıyla temyiz isteminde bulunulduğu anlaşılmakla; sanık ...’in temyiz iradesinin belirlenmesi yönünden Avukat... tarafından yapılan temyize muvafakat verip vermediği hususu açıklığa kavuşturularak, buna ilişkin belgelerle sanık ... tarafından sunulması halinde temyiz dilekçesinin dosyaya eklenmesi ve sanık ...’in temyiz istemi ile ilgili ek tebliğname düzenlenmesinden sonra gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

12. Ceza Dairesi

2021/2143 E.

2021/6366 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi

Suçlar : Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme

Hükümler : 1- Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı CMK'nın 231/11. maddesine göre açıklanan; TCK’nın 134/2-1, 53/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet

2- Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan dolayı CMK'nın 231/11. maddesine göre açıklanan; TCK’nın 136, 53/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet

Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 134/2-1 ve 136. maddeleri gereğince ayrı ayrı 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca ayrı ayrı 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına dair Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.11.2012 tarihli ve 2011/479 esas, 2012/804 karar sayılı kararının 21.01.2013 tarihinde kesinleşmesini müteakip sanığın denetim süresi içinde 29.03.2014 tarihinde TCK'nın 86/2. maddesinde tanımlanan kasten yaralama suçunu işlediği ve Kuşadası 3. Asliye Ceza Mahkemesinin bu suçtan sanığın mahkumiyetine karar verdiği, hükmün 27.10.2014 tarihinde kesinleştiği ve ihbar üzerine dosya yeniden ele alınarak önceki hükümlerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına dair Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.09.2015 tarihli ve 2015/45 esas, 2015/508 karar sayılı kararının, sanık tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 29.05.2019 tarihli ve 2018/8223 esas, 2019/6848 karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, önceki hükümlerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/11. maddesi gereğince ikinci kez açıklanmasına dair Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve 2019/521 esas, 2021/38 karar sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.

Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre;

1- Sanık hakkında açıklanması geri bırakılan 13.11.2012 tarihli hükümlerin, Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.09.2015 tarihli kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/11. maddesi gereğince açıklandığı ve Dairemizin 29.05.2019 tarihli ilamıyla anılan mahkemenin 30.09.2015 tarihli kararının bozulmasına karar verildiği gözetilerek, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda sanık hakkında yeni bir hüküm kurulması gerekirken, 13.11.2012 tarihli hükümlerin ikinci kez açıklanması suretiyle yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,

2- Kabul ve uygulamaya göre de:

Sanık ...’ın, MSN adı verilen ve görüntülü iletişim imkanı sağlayan program vasıtasıyla mağdur ... ile görüşürken, mağdurun rızası olmaksızın görüntülerini kaydettiği, bir müddet sonra, mağdurun, aralarındaki ilişkiyi sona erdirerek, hakkındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen diğer sanık ... ile arkadaş olup, ondan da ayrılmasının ardından, sanık ...’ın, mağdura ait görüntüleri gönderdiği diğer sanık ... ile beraber hareket ederek, mağdurun uygunsuz fotoğraflarını, mağdurun babasına ait aracın ön camına yerleştirdikleri iddialarına konu olayda;

İddianamede; “...Aycan K. ile Mustafa Efe B.nin tanıştıkları, birlikte hareket ederek müştekinin internet ortamında kayıt altına alınan fotoğraflarını, babasına ait aracın ön camına koymak suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal etmek ve hukuka aykırı olarak ele geçirilmiş görüntüleri yaymak suçlarını işledikleri...” biçiminde sanığa isnat edilen eylemin, şikayete konu mağdurun fiziksel mahremiyetine ilişkin fotoğrafların tespit edilen özellikleri de dikkate alındığında, bir bütün halinde TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilmesi ve TCK’nın 136. maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan “hüküm kurulmasına yer olmadığına” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, CMK'nın 225/1. maddesindeki, “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” düzenlemesine aykırı olacak şekilde, “...Sanık ... ile müştekinin aralarında önceye dayalı gönül ilişkisinin olduğu, müştekiye ait görüntülerin diğer sanık (dava dışı) Mustafa'nın bilgisayarında çıktığı, sanıkların görüntüleri göndermek üzerine mesajlaşmaların bulunduğunun tespit edildiği, bu mesajlaşmalar sonrasında sanık ...'ın kendisinde bulunan fotoğrafları internet üzerinde Mustafa'ya ilettiği ve bu şahsın kendi bilgisayarına depoladığı, Mustafa'nın müştekinin babası olan tanık Süleyman'ın aracına suça konu fotoğrafları silecek kısmına taktığı bu şekilde her iki sanığın eylem birliği içerisinde üzerlerine atılı müştekiye yönelik özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme depolama suçlarını işledikleri...” biçimindeki gerekçeye dayalı olarak, hem görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal hem de verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet hükümleri kurulması,

Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 29.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.