YARGITAY : BU DURUMLAR BORÇLUNUN MAL KAÇIRMAK AMACI İLE ŞİRKET KURDUĞUNA YETERLİ DELİL DEĞİLDİR
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2020/1793
K.2020/4699
T. 8.7.2020
DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR : Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkiline ait işyerinde 22.08.2011 tarihinde haciz yapıldığını, müvekkilinin haciz adresini 22.07.2011 tarihinde kiraladığını, borçlu şirket önceki kiracı olup, müvekkili ile bağlantısı bulunmadığını, istihkak davasının kabulüyle haczin kaldırılmasına, %40'dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği 0312 385 18 97 numaralı telefonun borçlu şirketin kullanımında ve iletişim bilgilerinde kayıtlı olduğunu, internet kayıtlarından bu durumun anlaşıldığını, borçlu şirkete ait aracın karıştığı kazada aracı kullanan F. Akgün'ün aynı adreste kurulan ... Endüstri Ltd. Şti.nin yetkilisi ve Türkiye Vakıflar Bankası Ostim şubesinde borçlu şirket ile birlikte kefil olan şirket yetkilisi olduğunu, davacı ile borçlunun mal kaçırmak amacıyla şirket kurduklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, haciz adresinin borçlu şirketin ticaret sicil kayıtlarında yazılı adresi olduğu, davacı şirket tarafından haciz adresinin haciz tarihinden kısa bir süre önce kiralandığı, kira sözleşmesinin adi yazılı olarak düzenlendiği, borçlu şirket ile davacı üçüncü kişi şirketin menkul malları İİK'nin 97/a maddesi uyarınca birlikte ellerinde bulundurdukları, dolayısıyla ispat külfetinin davacıya ait olduğu, tanık beyanlarının karinenin aksini ispat etmek için yeterli olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Borçlu ve üçüncü kişinin ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde ortakları arasında benzerlik bulunmadığı, SGK yazı cevabına göre borçlu şirketin 21.03.2011 tarihinden itibaren haciz adresinde pasif olduğu görülmektedir. Haciz sırasında borçluya ait evrak da bulunmamıştır. Alacaklı her ne kadar borçlu aleyhine yaptığı başka bir takip nedeniyle aynı adreste, Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2011/247 Talimat sayılı dosyasında 12.07.2011 tarihinde yapılan hacizde borçlu adına bulunan evrakları ve dava dışı ... Endüstri Ltd. Şti. ile borçlunun ilişkisini delil olarak sunmuş ise de; dava konusu olmayan başka bir haciz incelemeye konu dosyanın değerlendirilmesinde dikkate alınmamıştır. Tanık beyanı, kira sözleşmesi ve dosyaya sunulan faturalar uyarınca da üçüncü kişinin haciz adresini boş olarak kiraladığı ve dava dışı ... Grup...Ltd. Şti.nden mal aldığı sabittir. Borçlu şirketten iş yerinin devralındığına ve aralarında muvazaalı işlemler yapıldığına ilişkin dosyaya yansıyan belge bulunmamış olmasına göre, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nin 366 ve 6100 Sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.