YARGITAY KARAR VERDİ: ÇOK VİZİTEYE ÇIKMAK İŞİNİZDEN EDEBİLİR!
Yargıtay vermiş olduğu bir kararda; "İşçinin ortalama benzer işi görenlere göre daha az verimli çalışması, gösterdiği niteliklerden beklenenden daha düşük performansa sahip olması, işe yoğunlaşmasının giderek azalması, işe yatkın olmaması, öğrenme ve kendisini geliştirme konusunda yetersiz kalması, sık sık hastalanması, çalışamaz duruma getirmemekle birlikte işini gerektiği şekilde yapmasını devamlı olarak etkileyen hastalığa yakalanması ve uyum yeterliliğinin azalması gibi işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen sebeplerdir." ifadesini kullandı. Kararın detayında çarpıcı ifadelere verilmesi işçilerin bu konularda dikkali olmasını gerektini ortaya çıkarıyor. İşte o Karar:
TC
YARGITAY
22. Hukuk Dairesi
2017/40224 E.
2017/21912 K.
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, 05.02.2016 tarihinde iş akdinin İş Kanununun 17., 18. ve 19. maddelerine aykırı olarak feshedildiğini, çalışmaya başlamadan önce hiçbir sağlık sorununun olmadığını, eğilerek çalışması sebebiyle görme özürünün arttığını, bel fıtığı, boyun fıtığı ve şeker gibi sorunlarının ortaya çıktığını, bu sorunların kaynağının çalıştığı işyeri olduğunu, 2015 yılı Ekim ayında iş kazası geçirdiğini, hastanede iş kazası olarak ifade vermesi nedeniyle işverenin kendine karşı olumsuz davranışlar içine girdiğini, çeşitli baskılar yapıldığını ileri sürerek işe iadesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş akdinin İş Kanununun 17. ve 18. maddeleri gereğince kıdem ve ihbar tazminatı eksiksiz ödenmek üzere feshedildiğini, davacının rapor alarak veya viziteye çıkarak veya mazeretsiz olarak devamsızlık yaptığı günlerin arttığını, bu nedenle kendisinden savunma istendiğini, savunma isteminin davacı tarafından tebliğ alınmadığını, savunma istek yazısının kendisine okunduğunu, yazılı bir savunma vermediğini, özlük dosyasındaki sağlık kayıtları incelendiğinde davacının müvekkili işyerinde çalışmaya başladığında göz bozukluğunun zaten mevcut olduğunu ve gözlük kullandığını, sıklaşan aralıklarla rapor aldığını ve viziteye çıktığını, bunların çok azının bel, boyun fıtığı ve şeker rahatsızlığı ile ilgili olabileceğini, davacının çalışma koşulları nedeniyle şeker hastalığı ve bel fıtığı rahatsızlıklarına yakalandığı iddiasının hiçbir dayanağının olmadığını, davacının gelecekte de sık sık hastalanma ve devamsızlık yapma ihtimali olduğunu, müvekkilinin çalışma düzenini olumsuz etkileyeceğinin açık olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlara dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, feshin geçerli nedenlere dayandığının ispat yükünün işverende olduğu, davalı işverenin davacının rapor alması nedeni ile işletmenin işleyişinin ve işin yürütümünün olumsuz şekilde etkilendiğini ispat edemediği, davalı işverenin feshin geçerli nedenlere dayandığını ispat edemediği, davalı işverenin feshinin yerinde olmadığı, fesih işleminin geçerli veya haklı bir sebebe dayanmadığı, fesih işleminin geçersiz olduğu, davacının işe iadesinin gerektiği, davanın reddine ilişkin yerel Mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun yerinde bir karar olmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği belirtilerek davanın kabulü ile davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
Yetersizlikten kaynaklanan nedenler; işçinin ortalama benzer işi görenlere göre daha az verimli çalışması, gösterdiği niteliklerden beklenenden daha düşük performansa sahip olması, işe yoğunlaşmasının giderek azalması, işe yatkın olmaması, öğrenme ve kendisini geliştirme konusunda yetersiz kalması, sık sık hastalanması, çalışamaz duruma getirmemekle birlikte işini gerektiği şekilde yapmasını devamlı olarak etkileyen hastalığa yakalanması ve uyum yeterliliğinin azalması gibi işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen sebeplerdir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda, davalı işveren tarafından üretim elemanı olan davacının iş sözleşmesinin yaklaşık son bir yıldır sıklıkla viziteye çıkarak rapor aldığı ve mazeretsiz devamsızlık yaptığı, söz konusu sebeplerin çalışma düzenini olumsuz etkileyeceği, iş planı düzeninin bozulduğu, diğer personele ilave iş yükü getirdiği ve üretim açığı verildiği gerekçesiyle geçerli nedenle feshedildiği anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğinden, 09.04.2010 tarihinde davalı işyerinde işe başlayan davacıyla ilgili (2012-2016 yılları arasını kapsayan) muhtelif tarihlere ilişkin sağlık kurulu raporları, işgöremezlik belgesi ve vizite kağıdı ile bir kısım diğer tıbbi belgelerin sunulduğu görülmekte olup bu belgeler ile birlikte dinlenen tanık beyanları değerlendirildiğinde davalıdan iş sözleşmesinin yürütümünün beklenemeyeceği dolayısıyla feshin geçerli nedene dayandığının anlaşılması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece işe iadeye yönelik yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesininin 03.07.2017 tarih ve 2017/1074 esas - 2017/904 sayılı kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 31,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2,20 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davalı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 46,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili taraflara iadesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 16.10.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.