YEMİN TEKLİFİNİ İSPAT YÜKÜ KENDİSİNE DÜŞEN TARAF YAPAR-YEMİN TUTANAĞINDA YEMİN EDEN KİŞİNİN ISLAK İMZASI OLMALIDIR

YEMİN TEKLİFİNİ İSPAT YÜKÜ KENDİSİNE DÜŞEN TARAF YAPAR-YEMİN TUTANAĞINDA YEMİN EDEN KİŞİNİN ISLAK İMZASI OLMALIDIR

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2016/25927

K. 2019/12340

 

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, kuyumcu olduğunu, dükkanında bulunan kasasına davalının emaneten 3 deste halinde toplam 26 bin dolar ve 10 bin dolar karşılığı 19.700,00 TL'sini koyduğunu, ertesi gün davalının gelip aralarında yazdıkları ve taraflarda birir nüshası bulunan tutanakta 26 bin dolar yazdığını, ancak kendisinin 32 bin dolar verdiğini bu durumun düzeltilmesini istediğini söylediğini, paraları birlikte saydığını söyleyerek kamera görüntülerine bakabileceğini söylemesine rağmen olay çıkmaması için görüntüler izlendikten sonra almak şartıyla davalının iddia ettiği 6 bin dolar karşılığı 11.982,00 TL'yi davalıya verdiğini, daha sonra kamera görüntülerini davalıya gönderdiğini ve davalının görüntüleri izledikten sonra parayı iade edeceğini söylediğini, fakat sonrasında CD'nin montaj olduğunu söyleyerek geri vermediğini belirterek, 27/8/2013 tarihi olan olay günü kuru üzerinden 6 bin doların karşılığı olarak verdiği 11.982,00 TL alacağının olay tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, olay tarihinde davacıya bir adet 11 bin, bir adet 10 bin, bir adet 6 bin ve bir adet 5 bin dolardan oluşan 4 deste dolar cinsinden para verdiğini, ancak aralarında düzenledikleri evrakta 26 bin dolar yazdığını, dalgınlıkla evraka bakmadığını, durumu izah ettiğini ve davacının da kabul ettiğini, dükkana gittiklerinde itiraz etmeden parayı iade ettiğini, sonrasında CD görüntülerini istediğini, ancak davacının kendisini oyaladığını ve beş gün sonra CD görüntülerini gönderdiğini, görüntüleri izlediğinde oynama olduğunu fark ettiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüyle 6.000 Amerikan dolarının olay tarihi olan 26/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verimesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- )Dava, alacak istemine ilişkindir. Somut olay irdelendiğinde; davacı, davalının kendisine emanet ettiği paranın iddia ettiği kadar olmadığını, ancak aralarındaki tartışmanın büyümemesi için uyuşmazlık çıkan miktarı, kuyumcu dükkanında bulunan kamera görüntülerini incelediğinde kendisine geri vermesi şartıyla davalıya verdiğini iddia etmiş, paranın miktarı ile ilgili CD kayıtlarının incelenmesini istemiş ve aralarındaki uyuşmazlığa konu 6 bin dolar karşılığı Türk Lirasının davalıdan tahsilini mahkemeden talep etmiştir. Bununla birlikte davalı, uyuşmazlığa konu edilen paranın, kendisinin davacıya emaneten verdiği miktar kadar olduğunu ve bunun davacı tarafından iade edildiğini savunarak cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmıştır. Yargılama sırasında davalı tarafın yemin teklifi üzerine davacı, yemini eda etmiş ve mahkemece de, davacının ‘'..6.000 dolar karşılığı olan 11.982,00 TL davalının kendisine borcu olduğunu, bunun tarafına ödenmesini talep ettiği...'' şeklindeki yeminine dayanılarak, davacının iddiasının aksine davalı tarafından başkaca bir delil de bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Temyize konu uyuşmazlıkta; ispat yükünün davanın hangi tarafında olduğu noktasında toplanmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir ( HMK m.190 ). Söz konusu uyuşmazlıkta da iddia ettiği olgu sonucunda lehine hak elde etmek isteyen tarafın davacı olduğu ortadadır ve iddiasını ispat amacıyla CD kayıtlarına dayanmış, mahkemeden, içeriği hakkında inceleme yapılmasını da talep etmiştir. Davacının dayandığı CD kayıtının, iddiasını ispatlayan delil olduğunun kabulüyle bu yönde inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek ve ispat külfetinin ters çevrilmesi suretiyle davacının yemini yaptırılarak karar verilmesi hatalıdır.

Mahkemece, söz konusu CD kayıtlarının montaj olup olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumundan inceleme yapılması istenilmiş ve sonucunda da, görüntülerde montaj olmadığına dair rapor verilmiş ise de, dosya kapsamında içeriği hakkında bir incelemeye rastlanılmamıştır. Hal böyle olunca, ispat yükü üzerinde olan davacının delillerinin esas anlamda toplanılmadığı anlaşıldığından, öncelikle delillerin toplanılmasının sağlanılması ve bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

2- )Kabule göre de; davalı, davacıya yemin teklifinde bulunmuş, davacı ise 28/01/2016 tarihli celsede yemini eda etmiştir.

6100 Sayılı HMK'nın yeminin şeklini düzenleyen 233. maddesinin ilk dört fıkrasında "Yemin, mahkeme huzurunda eda olunur.

Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker.

Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir.

Sonra "Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?" diye sorar. O kimse de "Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum." demekle yemin eda edilmiş sayılır." hükmüne; yine aynı Yasa'nın yemin tutanağının düzenlenmesine ilişkin 238. maddesinde "Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder." hükmüne yer verilmiştir.

Mahkemece, 28/01/2016 tarihli oturumda yemin eda etmeyi kabul eden davacı asile ne, HMK'nın 233. maddesi doğrultusunda hangi konuda yemin edeceği açıklanmış ne de diğer devamı düzenlemelerdeki usul kuralları yerine getirilmiştir. Yine usule uygun olmayan yemin tutanağında da davacının ıslak imzası da bulunmamaktadır. Anılan hükümlere uygun olarak yemin merasimi tamamlanmadan bu yeminin hükme dayanak yapılması doğru görülmemiş ise de bozma içeriği itibariyle, eleştiri yapılmakla yetinilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1.ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.