YETİM MAAŞI ALMAK İÇİN BOŞANANLARLA İLGİLİ YARGITAY'DAN EMSAL KARAR!
Yargıtay, SGK’nın yetim maaşı alabilmek için hileli olarak boşanan çiftlere ceza talebini, kişilerin birlikte yaşamaya özgür iradeleri ile karar verebileceklerini belirterek reddetti.
Rize’de yaşayan F.T.İ ve M.İ çifti, Kalkandere Asliye Hukuk Mahkemesi’ne anlaşmalı boşanma dava açtılar. Mahkeme de bu talebi kabul ederek çifti 1 Nisan 2005’de kesinleşen kararla boşadı. Boşanma kararından sonra F.T.İ’ye vefat eden babasından kaynaklı olarak Sosyal Güvenlik Kurumu’nca yetim maaşı bağlandı. Ancak SGK, çiftin boşanmış olmalarına rağmen aynı evde yaşamaya devam ettiği, amaçlarının yetim maaşını alabilmek olduğu ve bu yüzden “kamu kurumunu dolandırmak” suçunu işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
Rize Cumhuriyet Başsavcılığı da F.T.İ ve M.İ hakkında Türk Ceza Kanunu’nun “nitelikli dolandırıcılık” suçunu düzenleyen 158. maddesine göre 3 yıldan 7 yıla kadar hapis ve en az 13 bin 163 TL para cezası talep edildi. İddianamede, çiftin boşanmış olmalarına rağmen gerçekte bir arada yaşamaya devam ederek muvazaalı boşanma yaptıkları, boşanma kararına dayanarak sanık F.T.İ’nin babasından kalan yetim maaşını aldığı anlatıldı. İddianamede, bu suretle SGK’nın 6 bin 581 TL zarara uğratıldığı ileri sürülerek sanıkların cezalandırılmaları istendi.
Rize Ağır Ceza Mahkemesi, iddianamenin aksine sanıkların beraatine karar verdi. Ancak SGK, kararın bozulması talebiyle Yargıtay’a başvurdu. Yargıtay 15. Ceza Dairesi kararında dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp yarar sağlaması gerektiği belirtilerek “Bu suçun oluşması için hileli nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır” denildi.
Dava konusu olayda, sanıkların kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile boşandıklarına dikkat çekilerek sanıkların böyle bir kararın varlığına rağmen birarada yaşayıp yaşamama hususunda özgür iradeleri ile davranabilecekleri belirtildi. Bu durumda hak sahibine maaş bağlanıp bağlanılmaması hususunun SGK’nın takdirinde bulunduğu ve usulsüz yapılan bir ödeme ve zarar var ise bunun idare tarafından Hukuk Mahkemelerinde açılabilecek davalar yoluyla tazmin edilebileceği belirtilen kararda “Bu nedenle sanıklara isnat edilen dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının suç konusu olayda oluşmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir” denildi. Daire bu gerekçeyle yerel mahkeme kararının onanmasına hükmetti.