YETKİ İTİRAZINDA BULUNAN TARAFIN, YETKİLİ MAHKEMEYİ DOĞRU BİLDİRMEDİĞİ TAKDİRDE İTİRAZ DİKKATE ALINMAZ
T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
2022/6481 E.
2022/8148 K.
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulmakla, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kiralananı tahliye ettiği halde depozito bedelinin davalı kiraya veren tarafından iade edilmediğini, alacağın tahsili için yapılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptalini, lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacı tarafça başlatılan icra takibine karşı davalının süresinde; borca, faize, yetkiye ve ferilerine itiraz ettiğini belirterek icra dairesinin yetkisine de itiraz ettiği, icra müdürlüğü tarafından itirazın süresinde olması nedeni ile takibin durdurulmasına karar verdiği, Mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine itiraz incelenerek bu konuda bir karar verilmesi gerektiği, davalının adresinin Kağıthane/İstanbul, davacı takip alacaklısının adresinin ise İslahiye/Gaziantep olduğu, bu durumda icra takibinin öncelikle yetkili icra dairesinde başlatılmadığı, itirazın iptali davası açılabilmesi için yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunmamasına, diğer anlatımla bu yer icra dairesince ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK'nın 114/2 ve 115/2. madde hükümleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının 14/09/2022 tarihli yazısında; mahkemece, davalı borçlunun yetkili icra dairesini göstermeksizin yapmış olduğu yetki itirazının geçerli bir itiraz olmadığı kabul edilerek işin esası hakkında yapılacak inceleme ve değerlendirmenin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddi doğru olmadığı gibi; 1.315,71 TL'lik takibe vaki itirazın iptali davasında davanın reddi sebebiyle davalı yan lehine reddedilen miktarın üzerinde 2.175 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının da usul ve kanuna aykırı bulunduğu ileri sürülerek, hükmün kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
1-İtirazın iptali davasında usulüne uygun olarak başlatılmış ve itirazla durmuş bir takibin varlığı dava şartı olup, 6100 sayılı HMK'nın 115. maddesi uyarınca dava şartının varlığı yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmelidir.
İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır ( HGK’nın 28.03.2001 gün ve 2001/19-267 E. 2001/311 K.; 20/03/2002 tarihli ve 2002/13-241 E.,2002/208 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir )
İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi de İİK'nın 50. maddesinin yollaması ile HMK'nın genel hükümlerine göre belirlenecektir. HMK'nın 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." düzenlemesi yer almaktadır.
Davacı tarafından 08/02/2022 tarihinde başlatılan icra takibi ile 1.300 TL asıl alacak, 15,71 TL işlemiş faiz alacağının tahsili talep edilmiş, davalı borçlu itirazında, yekiye itiraz ettiğini bildirmiş ancak yetkili icra dairesini göstermemiştir. HMK'nın 19/2. maddesi gereğince yetki itirazında bulunan tarafın yetkili icra dairesini doğru olarak göstermesi gerekir. Aksi halde bu itiraz dikkate alınmaz. Davalı borçlu, itirazında yetkili icra müdürlüğü bildirmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; HMK’nın 19/2. maddesi uyarınca davalı borçlunun usulüne uygun olarak icra dairesinin yetkisine itirazda bulunulmadığı gözetilerek, davanın esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırıdır.
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesine göre; “Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre, dava değeri 1.315,71 TL olup, dava değerini aşar şekilde davalı lehine 2.175 TL vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile HMK'nın 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 25/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.