YÖNETİCİ, YASADAN ALDIĞI TEMSİL YETKİSİNE DAYANARAK DAVA AÇABİLECEĞİ GİBİ, YÖNETİCİYE KARŞI DAVA DA AÇILABİLİR
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
2014/7028 E.
2014/9237 K.
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/09/2013
NUMARASI : 2012/1373-2013/955
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun İcra Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda borca itiraz ettiği, Mahkemece 21.09.2011 tarihinde verilen kararla, bono metninde “…bedeli malen…” ibaresinin bulunduğu ve alacağın tahsilinin yargılamayı gerektireceği gerekçesi ile itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın Dairemizin 16.10.2012 tarih, 2012/12670E.-2012/29797K. İlamı ile, senet üzerinde yer alan bu kaydın senedin bono vasfını etkilemeyeceği belirtilerek borca itiraz nedenlerinin incelenmesi için bozulduğu, bozma ilamı sonrası mahkemece yapılan yargılama sonunda, takip borçlusunun tüzel kişiliğinin ve takipte taraf ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile İİK’nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’ nun 38. maddesi gereğince yönetici kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur. Bir davada veya takipte kimlerin taraf olacağı nasıl temsil edileceği ise H.M.K., Avukatlık Kanunu, B.K.’nun vekalet akdine ilişkin hükümlerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu hükümlere uygun temsil yetkisi olmadıkça yöneticinin 634 Sayılı Yasada sayılanlar dışında kat maliklerini temsil yetkisi olmadığından, apartman yöneticiliğinin aktif ve pasif taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle kural olarak yöneticilik hakkında icra takibi yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Ancak, 634 Sayılı Yasanın 35. maddesinde yöneticinin görevleri ayrı ayrı gösterilmiştir. Bu görevler ana gayrimenkulun yönetimi ile ilgili olup, yönetimin gerektirdiği ortak giderleri yapmak yetkisini de içermektedir. Yönetici, yasadan aldığı temsil yetkisine dayanarak çeşitli sözleşmeler kurabilir. İşte bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda yönetici dava açabileceği gibi, yöneticiye karşı da dava açılabilir. Şu husus ta belirtilmelidir ki yönetici, vekaletname ile tayin edilen bir vekil gibi değildir. Yasal bir temsilci olup yetkisini yasadan almaktadır. Bu sıfatla yaptığı sözleşmeden dolayı kendisine husumet yöneltilebilir.
Öte yandan kat malikinin veya kat malikleri kurulunun ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmaması, yöneticinin özel kanundan doğan temsil yetkisini ortadan kaldırmaz. Sonuç olarak denilebilir ki, yöneticinin temsil yetkisine giren işlerden dolayı üçüncü kişilerle yaptığı sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, aktif ve pasif dava (icra takibi) ehliyeti bulunmaktadır. Aksinin benimsenmesi durumunda ise, bu kez üçüncü kişilerin yönetici ile sözleşme yapmaktan kaçınacakları ve bundan kat maliklerinin zarar görecekleri kuşkusuzdur.
Öte yandan, 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 20. maddesi hükmüne göre kat maliklerinden her biri, kapıcı giderlerinden (ücret, sigorta pirimi, kıdem tazminatı, mantolama v.s.) yönetim planında veya kat malikleri kurulunca verilmiş bir kararda başka türlü bir hüküm bulunmadıkça diğer kat malikleri ile birlikte eşit olarak sorumludur.
Somut olayda icra takibine dayanak yapılan bononun keşidecisinin Ç.. Orman Evleri Yönetimi olduğu, takipte borçlu olarak da Ç.. Orman Evleri Yönetimi’nin gösterildiği görülmektedir. Bu durumda alacaklının, 634 Sayılı Yasa’nın 35. maddesine göre site yönetimi hakkında takip yapmasında yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
O halde mahkemece borca itiraz nedenlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.