YÖNTEMİNE UYGUN HESAP KAT İHTARI TEBLİĞİ BULUNMADIĞINDAN, ŞİKAYETÇİ BORÇLU HAKKINDA, İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA İCRA EMRİ GÖNDERİLMEK SURETİYLE TAKİP YAPILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR
T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
2016/2889 E.
2016/5851 K.
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi …. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan ilamlı icra takibine karşı ipotek maliki ile kredi asıl borçlusunun birleştirilerek yargılaması yapılan şikayetlerinde; diğer talepleri yanında kendilerine gönderilen hesap kat ihtarı tebligatının usulsüz olduğunu ileri sürerek takibin iptalini talep ettikleri, mahkemece, hesap kat ihtarının tebliğ edilmiş sayılması gerektiği, hesap kat ihtarına süresinde itirazda bulunulmadığından şikayet hakkının olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK’nun 150/ı maddesi uyarınca; krediyi kullandıran tarafça, noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adresine gönderilen hesap özetine, borcun ödenmesine ilişkin ihtara ya da gayrinakdi kredi nedeniyle tazmin talebine, tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde, ihtardaki borç miktarı kesinleşir. Bu madde uyarınca, kredi sözleşmesindeki adrese çıkarılmış olan tebligat, iade edilse bile, tebliğ edilmiş sayılır.
Somut olayda takip dayanağı belgelerin incelenmesinden, borçlu….Ltd. Şti’nin kredi sözleşmelerinde bildirilen adresinin, aynı zamanda borçlunun sicil adresi olan “… Cad. No: 89/7….” olduğu, hesap kat ihtarının ise “… Cad. No:51/1…..” adresine tebliğe çıkarıldığı, muhatap şirketin adresten taşındığı şerhiyle tebligatın iade edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, ihtarname tebliği usulsüz olup, hukuki sonuç doğurmaz.
Bu durumda; yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliği bulunmadığından, şikayetçi borçlu hakkında, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra emri gönderilmek suretiyle takip yapılması mümkün değildir.
Öte yandan, ipotek veren taşınmaz maliki üçüncü kişiye, İİK’nun 150/ı maddesi gereğince hesap özeti gönderilmesi zorunluluğu bulunmamakta ise de; ipotek veren üçüncü kişi hakkında takip yapılabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun 887. maddesi uyarınca, alacağın kendisinden istenilmesi, yani muacceliyet ihtarının gönderilmesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, söz konusu düzenleme gereğince, ipotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmayacağından hakkında icra takibi başlatılamaz. Ayrıca belirtmek gerekir ki, İİK’nun 150/ı maddesinin son cümlesi; “Hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması, Türk Medeni Kanunu’nun 887. maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçer” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, ipotek borçlusu … adına çıkartılan ve ihtarnameyi içeren tebligat, “Aynı konutta birlikte oturan kardeşi …. imzasına” açıklaması ile 09.10.2012 tarihinde yapılmıştır. Ne var ki yapılan tebligat, muhatabın adreste olup olmadığı tespit edilmeden doğrudan aynı çatı altında yaşayan sıfatı ile kardeşine yapılmış olduğundan, 7201 sayılı Kanun’un 16. maddesi ve Tebligat Yönetmeliği’nin 25. maddesi uyarınca usulsüz olup, hukuki sonuç doğurmaz.
Bu durumda; yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliği bulunmadığından ve dolayısıyla TMK’nun 887. maddesi anlamında ihbar (muacceliyet ihtarı) koşulları oluşmadığından, şikayetçi ipotek maliki hakkında da ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra emri gönderilmek suretiyle takip yapılması mümkün değildir.
O halde mahkemece, şikayetçiler hakkındaki takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.