YÜKSEK LİSANS EĞİTİMİNİN GEÇERSİZ SAYILMASI NEDENİYLE EĞİTİM HAKKININ İHLAL EDİLMESİ
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 13/1/2021 tarihinde, Ş. A. (B. No: 2017/38317) başvurusunda, Anayasa’nın 42. maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Olaylar
Başvurucu, bir üniversitenin (Üniversite) Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğünün (Enstitü) tezsiz yüksek lisans eğitim programına öğrenci alımı için yapılan sınava başvurmuştur.
Söz konusu sınavın 21/1/2013 tarihinde yapılacağı Enstitünün internet sitesinde duyurulmuş ancak sınav sorularının internette sınav öncesi yayımlanması nedeniyle sınavın 21/1/2013 tarihinden bir gün sonra yapılmasına karar verilmiştir. Sınav 22/1/2013 tarihinde yapılmış ve başvurucu da sınava katılmıştır. Başarılı olan başvurucu, anılan yüksek lisans programına kaydını yaptırmıştır.
Yapılan sınava yönelik açılan davada 1. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı almıştır. Yürütmeyi durdurma kararına idarece yapılan itiraz ise Bölge İdare Mahkemesince reddedilmiştir.
Üniversite, başvurucunun da aralarında bulunduğu öğrencilere gerekli dersleri vererek başarılı olanların yüksek lisans programını 29/7/2013 tarihinde tamamlamalarını sağlamıştır.
Başvurucunun eğitimini tamamlamasından sonra İdare Mahkemesi 26/9/2013 tarihinde sınav işleminin iptaline karar vermiştir. Temyiz edilen karar Danıştayca onanmış ve bu karara karşı yapılan karar düzeltme talebi de reddedilmiştir.
Yüksek lisans eğitimini tamamlayan başvurucunun diploma ya da mezuniyet belgesi verilmesi talebi, yüksek lisans programına ilişkin işlemlerin mahkeme kararı ile iptal edildiği belirtilmek suretiyle Enstitüsü tarafından reddedilmiştir. Başvurucu ret işleminin iptali talebiyle 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) 9/3/2016 tarihinde dava açmıştır. Mahkeme, başvurucunun açtığı davayı reddetmiştir.
Başvurucunun istinaf başvurusu Bölge İdare Mahkemesi tarafından kesin olarak reddedilmiştir.
İddialar
Başvurucu, yüksek lisans eğitiminin geçersiz sayılması nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemenin Değerlendirmesi
İptal kararının uygulanmasının anayasal olarak zorunlu olduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak bazı hâllerde kararın ne şekilde uygulanacağı açık olmayabilir. Bu gibi hâllerde idarenin mahkeme kararının nasıl uygulanacağını belirleme hususunda belli ölçüde takdir yetkisine sahip olduğunun kabulü gerekir. Bununla birlikte idarenin haiz olduğu bu takdir yetkisi hiçbir zaman işlemin uygulanmasından kaçınacak bir yöntemin tercih edilmesini içermemektedir. İdare, mahkeme kararının gerekçesini de gözeterek en uygun çözüm yolunu geliştirme yükümlülüğü altındadır. Mahkeme kararının uygulanmasının davanın tarafı olmayan üçüncü kişilerin haklarını da etkileme potansiyeline sahip olduğu durumlarda idarenin bu kişilerin de haklarını zedelemeyecek veya mümkün olduğunca az zedeleyecek bir uygulama tarzı benimsemesi gerekir.
İdarece 22/1/2013 tarihinde yapılan sınava ilişkin ilanın usulsüz olmasından dolayı anılan sınava giremeyenlere yeni bir hak tanınması oldukça önemlidir. İdarenin bu kişilerin haklarının korunması amacıyla sınavı aynı koşullarda tekrarlamasının gerekliliği tartışmasızdır. Ancak önceki sınavı kazanarak usulüne uygun bir şekilde eğitimlerini tamamlayan kişilerin eğitiminin geçersiz sayılması oldukça ağır bir müdahaledir. Bu sebeple idarenin bu nitelikteki ağır bir müdahaleye ancak daha hafif, alternatif bir aracın bulunmaması hâlinde ve son çare olarak müracaat etmesi gerekir.
Somut olayda idarenin daha hafif müdahale teşkil eden alternatif bir aracın bulunup bulunmadığını irdelemediği görülmektedir. İdare önceki sınava katılamayanların haklarının korunması amacıyla aynı koşullarda yeni bir sınav yapılmasının neden yeterli olmadığını, bunun yanında önceki sınava katılanların eğitimlerinin de geçersiz sayılmasının zorunlu olduğunu ortaya koyamamıştır. İdarenin başvurucuya daha az külfet yükleyen başka bir aracın seçilmesinin mümkün olup olmadığıyla ilgili bir değerlendirme yapmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan Mahkeme de bu yönde bir tartışma yapmamıştır.
Sınavın iptal edilmiş olmasında başvurucunun hiçbir kusuru bulunmamaktadır. İptalin asıl sebebi sınavın ertelenmesi kararından sonra usulüne uygun bir ilan yapılmadan sınavın tekrarlanmış olmasıdır. İlanın usulüne uygun yapılması sorumluluğunun idarede olduğu açıktır. Dolayısıyla ilanı usulüne uygun olarak yapmayarak sınavın iptaline yol açılmasında asıl sorumluluk idareye aittir. Öte yandan idarenin iptal kararının gereğini yerine getirmek için yeterince hızlı davrandığı da söylenemez.
Sonuç olarak başvurucunun yüksek lisans eğitiminin geçersiz sayılması suretiyle eğitim hakkına yapılan ağır müdahalenin sınavın iptaline ilişkin mahkeme kararının uygulanmasında menfaati bulunan kişilerin haklarının korunması için başvurulabilecek son çare olduğu idarece ortaya konulamamıştır. Ayrıca sınavın iptal edilmesinde başvurucunun kusurunun bulunmadığı, tüm kusurun idareye ait olduğu, idarenin başvurucunun eğitimini tamamlamasının üzerinden uzunca bir süre geçtikten sonra iyi yönetişim ilkesine aykırı olarak durumu düzeltme yoluna gittiği ve başvurucunun bu sonuca katlanmasını gerektiren haklı gösterebilecek bir nedenin bulunmadığı gözetildiğinde sınavın iptaline ilişkin kararın uygulanmasındaki kamusal yarar ile başvurucunun yüksek lisans eğitiminin tanınmasındaki bireysel yarar arasında adil bir dengenin kurulmasında başarısız olunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle eğitim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
>> Anayasa Mahkemesinin 13/1/2021 Tarihli ve 2017/38317 Başvuru Numaralı Kararı